in

Belki Dünya Bir Gün Sizin İçin de Döner

Hayatınızda hiç çok korktuğunuz zamanlar oldu mu ? Çok fazla şey yapmak isterken tonlarca hayale sahipken hayatınızın belki de en güzel en verimli zamanlarını yaşamanız gerekirken parmağınızı bile kıpırdatamayacak gücü kendinizde bulamadığınız ve dehşet verici bir korkuya kapıldığınız bir an oldu mu ? İnsan içindeki o gücü kaybedince ve o korkuya kapılınca bir daha kolay kolay bir şeylere adım atamıyor. Öyle bir nokta ki ne bir adım ileri gidebiliyorsunuz ne bir adım geri… Sanki biri gelip hiç hakkı yokken sizin tüm haklarınızı elinden almış sizin payınıza da olan biteni öylece izlemek kalmış gibi… Müdahale etmek en doğal hakkınız fakat edemiyorsunuz hayat karşınıza ne çıkarırsa boyun eğmek zorunda kalıyorsunuz ve bunu hiç istemediğiniz halde yapıyorsunuz. Ve yaşadıklarınız zamanla sizi hissizleştiriyor. Ağlamak, gülmek, üzülmek, mutlu olmak ve en önemlisi yaşamak neydi, nasıl bir histi hiçbirini algılayamıyorsunuz. Sonra bu şekilde yaşamaya da alışıyorsunuz. Siz mutlusunuz mutsuzsunuz, ağlamışsınız ağlamamışsınız, gülmüşsünüz gülmemişsiniz… Bunların hiçbiri kimsenin umurunda olmuyor en sevdiklerinizin bile… Hayat her zaman olduğu gibi akmaya devam ediyor.

Ve sonra bazı şeylerin üstünden biraz geçince oturup sorgulamaya başlıyorsunuz. Beni bu hale getiren neydi diye düşünüyorsunuz… Birçok sebep bulabilirsiniz. Küçüklüğünüzde yaşadıklarınıza kadar gidip en başından olan her şeyi düşünüp birçok sebep bulabilirsiniz. Bende çok fazla sebep buldum bulmasına ama hiçbir şey hayatımda çok sevdiğim insanların bana verdiği hasarı hissettiğim an kadar canımı acıtmadı. Önceleri o an fark edemediğim ya da fark etsem bile sesimi çıkarmadığım, kendimden ödün verdiğim zamanlar için kendime çok kızdım. Sonra kendime kızmayı bıraktım çünkü ne kendime ne de karşımdakine kızmak, nefret duymak, öfkelenmek bunların hiçbiri bir şeyi değiştiremezdi olan olmuştu.

Hayatımda bu kadar çok sevdiğim, saygı duyduğum, güvendiğim insanların beni bu denli hayal kırıklığına uğratması benim suçum değildi. Elimden gelenin hep çok daha fazlasını yapmıştım bunun huzurunu hep yaşamış ama yine de yenilmiştim işte… Zamanında gözümde çok büyüttüğüm insanların aslında çokta önemli olmadığını anlamıştım bir kere… Ve o insanlar sonradan gömdüğüm hiç hatırlamak istemediğim bir hikayeye dönüştü benimde tekrar okumaya niyetim hiç olmadı.

İnsan bazı şeyleri yaşadığı anda anlayamıyor ya da tam olarak hissedemiyor ama sonradan düşününce bazı şeyler sizi o kadar üzüyor ki… Sevilmediğiniz bir yerde kalıcı olmaya çalışmak belki de en büyük yanlış. Bir de aslında karşınızdakinin sizi çıkarları uğruna yanında tuttuğunu görmeniz ama ona bunu yakıştıramayıp iyi düşünmeye çalışmanız ve sonunda gerçeği fark etmeniz… Bazı acıların maalesef tanımı yok. Böyle durumlarda ne kadar anlatırsanız anlatın anlaşılamazsınız çünkü insanlar yaşamadığı bir şeyi anlayamaz. Zaten bir süre sonra sizde anlatmak istemezsiniz çünkü o konumu kendinize yakıştıramazsınız.

Hayatta belki yaptığımız en büyük yanlışlardan biri de acılarımızı kıyaslamak olabilir. Halbuki acılar bireyseldir. Hepimiz farklı kişiliklere farklı hayatlara sahibiz. Söylediğimiz bir sözün bir başkasının hayatında ne denli yıkımlara sebep olacağını düşünmeden yaşayıp gidiyoruz. Kimisinin kafasına takmayacağı bir şey bir başkasının günlerce uyumamasına neden olabilir. Ama biz  insanlar öyle benciliz ki böyle küçük detaylara düşünmüyoruz çünkü çoğunluk bunun iyi bir şey olduğunu düşünüyor. Bencillik yapmanın iyi olduğunu düşünüyor ve bu durum bana çok ilginç geliyor. Bazı şeyler size ne kadar ilginç gelse de elinizden tek gelen şey o ilginç bulduğunuz şeyleri yapar hale gelmemeniz.

İnsanlar sizi kırdığında, üzdüğünde, beklemediğiniz şeyler yaptığında ve sizi öylece bırakıp gittiklerinde sakın onların yaptığını kendinize örnek almayın. Ne kadar korkarsanız korkun başkalarının hayatında öyle derin yaralar açmayın. Karşınızdakinin sizi hak etmediğiniz şeylere mahkum etmesi sizin suçunuz değil. Duygularınızı o anda yaşayın çünkü bastırdığınız her duygu bir gün elbet karşınıza çıkıyor ve bunu toparlaması çok zor oluyor. Ve hayat her şeye rağmen öyle tuhaf bir yer ki sizin incindiğiniz yerlerden yaralarınızı onaracak birini hiç beklemediğiniz bir anda karşınıza hediye verirmiş gibi çıkarıveriyor. Belki de hep yanı başınızda olan ama hiç fark etmediğiniz birini o anda görünce olan bütün gücünüzle sarıveriyorsunuz.

Ve şunu anlıyorsunuz hiçbir şey karşılıksız kalmıyor. Ne yaşadığınız acılar ne mutluluklar… Her şey karşılığını buluyor. Onun için hayatta korkmaktan korkmayın, hissizleşmekten, üzülmekten, ağlamaktan, terk edilmekten, güçsüz olmaktan… Aklınıza gelen tüm kötü şeylerden korkmayın. Çünkü her şey geçici bugün üstünüzde olan kara bulutlar yarın yerini güzel güneşli günlere bırakacak. Hayat siz nasıl isterseniz öyle şekillenecek. Ve belki de dünya bir gün sizin için dönecek…

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Gülenda Aksoy

Bir cevap yazın