in

Yaşlanmalı Ruhum

‘Artık yaşlanmalı ruhum ‘ diyerek iç geçirdi, orta yaşa uyum sürecine girmeliyim dedi kendi kendine. Hızlı yürüyünce nefesinin kesilmesini yeterli bir bahane olarak görüyordu. Hayattan daha çok şikâyet edip, siyasetten konuşmaya da başlamıştı son zamanlarda. Gençken insan umursamazmış çoğu toplumsal meseleyi, şimdilerde bunu yeni yeni  fark ettiğini kabullendirdi kendisine. Mesela insanların kıyafetlerini, yeni gençlik akımlarını, hatta yolda yürüyüş tiplerini bile sorun etmeye başlarsınız orta yaş evresinde. Ömrü boyunca her istediğini yapmış, tüm sınırları aşmaya alışmıştı. Kimseye hesap vermemişti bunun için. Şimdi de yaşlanmak istiyordu ve yine istediğini yapacaktı. Hepsi bu!

Bir evcil hayvan almaya karar verdi kendi kendine. Çiçek yetiştirmek istedi, çünkü daha önce ömründe bir çiçeğin bile sorumluluğunu almamıştı. Yaşlandığı gün hayatı öğrenmeye başladı. ‘Hayallerim’ dedi, hayallerim vardı. Hayallerim başlığını sildi defterinden. Yerine ‘Amaçlarım’ yazdı. Hayallerinin peşinden gitmenin bir sonuca varmadığını görmüştü çünkü. ‘Ama her bir amacın sonucu vardır nede olsa’ diye düşündü. Okuduğu tüm kitapları tekrar okumaya karar verdi, yeni kitap almak yok artık. Ve okuduğu tüm kitaplar bitince hepsini yakacaktı. Kelimelerin ateşte yok oluşunu izlemek istedi. Ve yanan son kelimenin ardından yazmaya başlayacaktı. Tüm yanan kelimelerin onda bıraktıklarını yazacaktı teker teker. Yazdığı son kelimenin ardından yazdıklarını dağlara okuyacak ve kendi kelimelerimi de yakacaktı sonra. ‘Belki ruhum da o kelimelerle yanar’ diye umut etti, bu dünyadan gidecekti o zaman, belki de dile gelecekti dağlar, dağların derdini dinleyecek, onların derdini de yakacaktı ateşte.

Ve bir gün olur da pişman olursa yaşlandığına, zamanı tersine çevirmenin mümkün olmadığını anlayacaktı o an.

Zaman çözer mi bunu?

İç geçirdi tekrar. Aynanın karşısına geçti ve kendini ikna etmeye çalışır gibi anlatmaya başladı aynadaki surete:

‘Hayat devam ediyor yüreğimde, kalbim çarpıyor ve hissediyorum ne mutlu! Bu mutlulukla bir şey yapamamak üzüyor beni. Heyecanım varken hala, onu boşa harcamaktan korkuyorum. Gün gelecek elimde olanlar gidecek biliyorum. Yeni kitap okumaya hevesim kalmayacak, dinlediğim her melodide kendimi bulamayacağım belki de. Şimdilerle içimden koşmak geliyor ya hani yokuş aşağı, ama tutuyorum kendimi, gün gelecek koşmak istemeyeceğim artık, hevesim kaçmış olacak. Üzüleceğim hevesimin kaçmasına ve şimdi de üzülüyorum, tüm bu benden gidecek olanlar için ve zaten bana ait olmayanlar için de.’

Kendini gördü aynada. Kendine ait olmayan yüzünden yüz çevirdi. Kendi gözlerine bakmaya cesareti yoktu çünkü. Son cümleyi aynadan uzaklaşarak söyledi,

“Şimdi uğraşamam bu dertlerle, meşgulüm, zaman çözsün…”

Ortada kalan birkaç eşyayı alıp çıktı dışarı. Aynada ise karşısındakini ikna edememenin verdiği buruklukla duran bir suret kaldı. Kendi suretiydi.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote

Bir cevap yazın

Bir Yorum