in

Yaşamın Alışkanlığı

        Yaşamımızdaki her bir küçük detay bizlerin alışkanlığı haline geliyor. Bu durumun bazen farkında oluyoruz bazen  de olamıyoruz. Aslında alışkanlıklarımız, sahip olduğumuz  soyut veya somut her bir unsurun, deneyimin evrensel kümesi değil de nedir? Kısacası hayatımızı alışkanlıklarımız aracılığıyla inşa ediyoruz denebilir bence. Alışkanlık diyorum, çünkü bizler başta yadırgadığımız her yaşanana, olaya, insana bir süre sonra alışıyoruz. Haliyle hayatımızın bir parçası haline getiriyoruz. Fakat bu alışkanlıklar peşinden vazgeçilemezliği  getirdiği için acı unsuruna dönüşebiliyor. Bizler yaşamın dinamik yapısını unutup (veya yok sayıp) hayatımızdaki her bir ayrıntıyı ‘rutin’ adı altında dinamikliğinden koparıp alıyoruz ve alışkanlık kategorisinde mutlak bir değişmezliğe mahkum etme çabasına giriyoruz. Ediyoruz da. Bana kalırsa alışkanlığa evirdiğimiz, acıya en çok sebebiyet veren faktör ‘sevgi’. Neden mi? Sevgiyi yaşamımızdaki bir rutin haline getirdiğimiz vakit haliyle acı kaçınılmaz oluyor. Bize duyulan veya duyduğumuz, gösterilen veya gösterdiğimiz sevginin dinamikliğini gözardı ediyoruz başka durumlarda da davrandığımız gibi. Diğer unsurlardan daha çok acı veriyor diyorum çünkü sevginin ulviyeti ve saflığı, diğer faktörlerin nezdinde daha  bir bağımlılığa, yani alışkanlığa sebep olabiliyor diye düşünüyorum. Haliyle bu durum doğru orantılı olarak daha fazla acı getiriyor.  Evrendeki en küçük bir ayrıntının bile durağanlıktan uzak olduğu  gerçeğini düşünmeden sevginin biricikliğinin bizler tarafından bağımlılığa dönüştürülüp, farkında olmadan alışkanlığa indirgememiz bir köşede dursun; sevgisizlik de  insanlar tarafından bir rutin ve bağımlılık haline gelebiliyor. Alışkanlık haline dönüştürülmüş bir sevgisizlik ve bu durağanlığın getirdiği bir ‘sevgisizlik rutini’ haliyle yerini tam zıddına kolay kolay bırakmak istemeyecektir. Bu sevgisizlik, sevgi göstermeme de olabilir sevgi görmeme de. Bunu alışkanlık haline getiren bir insan bu durağanlıktan kolay kolay çıkmak istemeyebilir ve büyük olasılıkla, aynı ‘sevgi rutini’ne sahip olan bir insanda olduğu gibi  acı hisseder. Belki bu acılar tamamen kaçınılmaz değildir. Fakat hiçbir durumun, duygunun, sevginin, kişinin vb. durağan olmadığını farkındalıkla birazcık da olsa anlayabilmek; bizlere rutinin kabuğunu çatlatmada ve acıyı aza indirmek için bir ön ayak olabilir.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by İpek Güveli

Bir cevap yazın