in

Açık sözlülük üzerine

      Sıcak değil mi? Havanın bu hali ruhumu, bedenimi ne kadar bunaltsa da içimden bu yazıya dökülecek kelimelerin de ben bunalmasını istiyorum. Bu kelimeleri de sıcak havayla ne kadar temas ederse içim de o derece ferahlık bulabilir. Fakat küçük bir sorunum var. ”Ne yazacağım ben?” Ancak küçük bir sorun olduğu için göz ardı edilebilir değil mi bu husus? Ben yazmaya kararlıyım bu yüzden her türlü yazacağım yazmakta olduğum şeyi. Yanlış anlamayın sizlere “10 adımda nasıl kararlı olunur?” tarzında başarı hikayeleri anlatmayacağım ki bu tür şeyleri okuyup da hayatına uygulayan kaç birey var ki, beyhude olur bu iş. Sıcak zaten bir de sen bunaltma!” haykırışlarını bir uyarı olarak sadede geliyorum.

– Camus’u bilirsiniz (bilmelisiniz). Sözlerini, kitaplarını duymuşsunuzdur. İşte bu zatın size bir sözünden bahsetmek istiyorum. ”Açık sözlülüğe gereksinim var. Evet, her şey basit. İnsanlar karıştırıyor işleri. Masal anlatmasınlar bize. Ölüme mahkum edilmiş birisi için “Topluma borcunu ödeyecek.” demesinler“ kafası kesilecek”desinler.”  Evet,  biraz kanlı bıçaklı eleştiri dozu yüksek bir cümle gibi gözükse de benim sizlerle bu cümleden hareketle cımbızla çekip alacağım kelime (merak etmeyin canice bir hareket gibi gözükmesin gözünüze şahsen ben insanları severim sevgili dostlarım )  “açık sözlülük” olacaktır.

Neden bu kelimeyi aldığımı veya bu cümleyi seçtiğimi bilmiyorum ama bu sözün varlığını ifade edecek biçimde kullanılmayışı beni rahatsız etdiyor. Açık sözlülük kavramı bundan sonra kendini anlatmaya başlasın sevgili dostlarım.

Toplumda insanların ilişkilerinde, siyasette, eğitimde vs. bu sözün kurallarına gerektiği şekilde önem verilmiyor. Siz insanlar açıklamalarınızı yaparken eğilip bükülmeden bir şeyi ifade etmeyi seviyorsunuz. Canınız çıkacak gibi olsa da yine de vazgeçmiyorsunuz ara sokaklarda dolaşmaktan. Örnek vereyim de kafamızdaki organ çalışmaya başlasın.

-Bir teknik direktör düşünün. Mağlup olmuş ve maç sonunda siz taraftarlara şöyle seslenmeyi tercih ediyor: ”Bugün takımım hazır değildi, yediğimiz gol moralimizi bozdu, kırılgan takımlarda böyle kazalar olabilir, hakemdi, sahaydı bu uzar ancak bir türlü kaybettik lafına söz gelmez ve öylece kalır vaka ortada.”

-Sonra özünde sıklıkla karşılaştığınız bir olaya parmak basayım,siz de “Ha! Doğru!” diyerek beni “açık sözlülüğü” benimseyin. Evet bahsettiğim olay şu şekilde sizin önünüze geliyor genellikle:”Ya notları daha temize çekmedim ki vereyim,ben de tam alamadım ki yarım yamalak kaldı.” bir türlü veremeyeceğini söylemez ama bu tarz açıklamaları daha kolaycı bulursunuz.”

*Buraya kadar bir şeyler gün ışığı görmeye başlamıştır artık. Bahsettiğim kavramı hepimiz elbette biliyorduk ne önemi var yazmanın?” tarzında yaklaşımlar da kabulümdür. Hepimiz hastalığın adını biliyoruz ama kimse tedavi etmeye yanaşmıyor. Bir de ben burada açık sözlülükle patavatsızlığın aynı şey olduğunu ima etmiyorum. Bir doktorun “Şuan durumu kritik ama elimizden geleni yapıyoruz, siz metanetli olun.” yerine “Ölecek işte fazla ümitlenmeyin.” sözünü kullanın demiyorum. Sadece açık sözlü olmanın bir şey kaybettirmeyeceği yerlerde bu şekilde iki salla bir bağlayalım. Önemli olan insanca ve basit olmaktır. Durumları zorlaştırmanın kimseye bir faydası dokunmaz. Siz sevgili dostlarıma klasikleşmiş bir sözle daha doğrusu hepimizin bildiği Mark Twain’e ait bir sözle veda edeyim. Yanlış anlaşılmasın kaçmıyorum sıcak kalemimi terletti o kadar. Evet sevgili Mark’ın deyimiyle “Açık sözlü olmak iyidir iyi, en kötü ihtimalle sonradan kaybedeceklerini en başta kaybedersin.”

İşte böyle sevgili dostlarım sizlerle birlikteliğimiz bu yazıda buraya kadarmış;kendinize iyi bakın seviyorum sizleri..

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Portos Üç Silahşörün Üçüncüsü

Dokuz Eylül Hukuk öğrencisi. Siyaset, Uluslararası ilişkilere,edebiyata ve felsefeye yönelik yazılar yazmaktadır.

Bir cevap yazın