in

Bağ

Bazen iki kişi arasında küçük bir yardımla kocaman bir bağ kurulur. Sıcacık bir gülümsemenin, içten bir teşekkürün oluşturduğu bir bağ… Güçlü olduğunu iddia ettiğimiz pek çok dostluktan daha sağlamdır. İsimler bilinmez bile bazen. Zaten oluşan bağ o kadar güzeldir ki isme ihtiyaç duymaz. Kişi soramaz da diğerine ismini. Bağa zarar vermekten korkar. Bu eşsiz bağ her türlü zorluğa karşı koyabilecek iken bir soruyla kopabilir de. Hem zaten isim nedir ki? Bağ için kısıtlayıcı bir zincir. Bir engel. Pranga, kelepçe tabiri caizse. Gereksizdir. Bağ bu yüzden bu kadar özeldir belki de.

Ve aslında masumiyet yolda karşılaştığın ve hiç tanımadığın bir çocuğun tebessümünde saklıdır. Ve biz çılgınca ararken yitirdiğimiz o masumiyeti, gülümsemeyi unuturuz. Unuttuğumuz için daha çok yitiririz hatta. Ve bir gülümsemeyle bulabileceğimizi hiç düşünmeyiz. Çünkü yaşamın en saf ve en gerçek duygularını kirletmişizdir çoktan. Yaşam, paylaşılan o tebessümde saklıdır.

O tebessüm sevgiyi saklar. Umudu, inancı, barışı, masumiyeti, minneti, beklentiyi… Yaşamı yaşam yapan her şeyi. Güveni…

Bu duyguları yitirerek kaybederiz her şeyi, gülümsemeyi. Düşmanlık, kıskançlık, nefret ele geçirir kalbimizi ve ruhumuzun bir kısmını karartır. Bir başkası değil, biz yaparız bunu kendimize. Sonra kızar, daha çok küseriz insanlara. Bir ton daha karartırız ruhumuzu.

Ne zaman bir tebessüm paylaşılır içten gelerek, o zaman aydınlanır o karanlık. Ruh masumiyetini geri almaya başlar nihayet.

Ama biz bir tebessümü bile çok görürüz birbirimize, kendimize. Her gün daha somurtkan, daha karanlık yürürüz yollarda. Birbirimize bakar karartırız ruhlarımızı. Ta ki küçük bir çocuk gülene dek.

O gülüşü de almak ister bazılarımız onlardan. Tahammül kalmamıştır. Ruhlarına ışık sızacak tek bir çatlak bile yoktur. Dünya tamamen kararana kadar daha da karartacaklardır ruhlarını.

Bazılarımız bilgedir. O gülüşle sunulan ilacı görür, aydınlığı kabul eder. Ve biraz ürkek, ruhunu karartmanın utancı içinde geri gülümser çocuğa. Ruhuna bir aydınlık yayılır usul usul. Ve yürümeye devam eder. Kurtarıcısının adını bilmez, sormaz. Gerek görmez bunlara. O çocuk kahramanıdır onun ve kahramanların kimlikleri bazen gizli kalmalıdır. Çünkü bazen en güçlü bağ en hassas olandır.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Sarı Yazar

Written by Ezgi Esra Durğut

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Hayatta yazmaktan başka çıkış bulamayanlardan, kelimelerle sığınak yapanlardan. Herkes kadar yalnız, herkes kadar kalabalık bir kaç cümleden ibaret.

Bir cevap yazın