in

Dünya bizim değil mi?

Kolay ve zahmetsizdi. Dışarı çıkardım, saatlerce kalırdım, boşluğa göz dikecek zaman bırakmazdım kendime, karışırdım yere paralel akan somutlaşmış zamana ve akardım sana ters tüm yönlere.Farkındaydım neler yapabileceğimin.Bazen yaptım da.Durmayı bilmeyen o kadar çok insanla tanıştım ki akan zamanla birlikte iyileşme sözleri verip, kendilerinden tamamen vazgeçtiler.Zamanla, zaman oldu ve geçip gittiler.Herkes olurdum, her şey olurdum, kim ne istediyse onu ister, kim ne der diye deli olurdum – yok olurdum anlayacağın.Hep başka hikayeler aynı sona yazılıyor.Çok yorgun kahraman, kitap sonunda mutlaka herkese benziyor.Çok zor ve kesinlikle uğraştırıcıydı.Belki sen olmazdın yanımda.Giderdin eninde sonunda.Kendine gül bahçeleri, apartman katları, araba planları, iş güç, birkaç takım elbise, yeni bir otobüs güzargahı, eskiyi hatırlatmayan mobilyalar ve bambaşka bir sen seçerdin.Ben bi yolda yürürdüm, yürürken ölürdüm, ölürken farkında olmazdın.Hiç varamayacağım durakları düşlerdim, senin bu çocukluğuma enerjin kalmazdı.Hayat zordu, hayat bu’ydu, sen hayatı çoktan öğrenmiş olur – ve kendine kocaman elektrik faturalarından mektuplar, takvim yapraklarından şiirler, birlikte dinlediğimiz şarkılardan başka aşklar bulurdun.Sana bir şeyler anlattım, yoktun.Bir şeyler duyar gibi oldum, hiç konuşmadın.Hasta oldum, kendi kendime iyileştim.Yere düştüm, diz kapağımda yara kaldı çocukluğum.Kavgaya girdim, göğsüm darbe aldı ve unuttum nefes alabilmeyi.Bir süre başımda ağrılar hissettim.Gittim, geldim, döndüm, durdum, gördüm, sustum.Saçlarım 2 santim uzadı sen yoktun.Yüzüm rüzgardan kızarmıştı, dokunmadın.Dudaklarımın etrafındaki çizgilerde gezmedi ellerin.Yerin dolacak sandın, ben o yerleri rafa kaldırdım.O kadar karıştım ki çözmeye nerden başlayacağını bilen bi sen vardın, çözmedin.Bu kadar yokluğun içinde seni nasıl var ettiğimi düşünmek deliliğimdi.Kendimi sevmeye başlamamdın, kendimle sonunda gurur duymamdın, aynaya bakarken göremediğim anılarımdın, sen hep çok vardın ama yoktun da.Çok çabaladım, çok çabalarım – sen bi şey için en çok savaşma isteğimdin.Bir uçurumdun, üstünde zaman geçerken tırnaklarıyla koparıp durdu saçlarımı.Bir dağ başıydın, en çok yeşilime yakıştı kahve tonlarında bakmaların.Aferin bana, tüm ihtimallerini hesapladım bir gelişin ve bir geliş, bir gidişe çok yakın durdu, fark ettim.Kaçıncıydı bu, kaçıncı tokattın yüzüme yediğim? Bir.

Bak, seni geçmiş zaman’la yazdım yine de şimdi’de kaldın.“Pencereyi açmak, manzarayı içeriye almazmış.Birine kalbini açmak böyledir biraz.”

kapıyı çaldım ve açtın, içeri hepten davet et -artık misafir kalamam.

zihnine akıp sana karışmak, senden bize yol olmak

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Melis Erdoğan

Sayın okur,bi yerlerde yaşıyorum ama oralara hiç ait olamıyorum.Bilmek istediklerini sor,çekinme.
ve kendini bu kadar hırpalamana değmiyor hiçbiri, boşver.

Bir cevap yazın

yorumlar