in

Margaretin uğurlanışı

Dün bir insanın doğuşu ve uğurlanışı için çağrıldım. Son arzusu buymuş dediler!

Seksen dokuz bahar geçmiş ilk gelişinden.

Son günlerde sadece kızlarını ve beni tanıyordu. Unutuvermişti geçmiş, şu anı ve geleceği. Hazırdı günler öncesinde sır olmaya. Gıpta ile bakmışlığım bile vardı masumlaşmış yüzüne.

Dün bir kez daha farkına vardım kendimin. Hekim olmanın getirdiği yüceliği ve beraberindeki ağır yükü! Doğum ile ölüme bu denli aşina başka bir meslek var mıdır? Pek tahmin etmiyorum.

Bu iki doğuş arasının ne denli kısa olduğunu idrak edebilen başka bir sanatkar veya müzisyen ve hatta ressam var mıdır?

Doğan bebeğin kokusu ve terk etmeye hazıra gelenin kokusu!

Resmeden olmuş mudur bu iki vakayı aynı tuvala?

Hangi diyapazon titrek bir bebeğin çenesini taklit edebilmiştir ölünün sertliği eşliğinde.

Yüce inanç!

Margarıt’ın nahif ellerini tutup yolu kolay olsun diye dua ettim. Ne o hıristiyandı ve ne ben müslüman. Ben beyaz önlüklü bir insandım o dem.

Vasiyetimdir! Bir gün ölüm yatağına düşersem ne imam ne papaz ne dede ne de haham isterim. İnançlı bir hekim; İNSAN olarak yanımda bulunsun!

23/06/2019

A. Bigonah

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Ali BIGONAH

Bir cevap yazın