-Mutluluğun resmini çizemem. Lakin mutluluğu yazabilirim.
Mutluluk ne kazanılan başarıdır, ne hayallerimizi gerçekleştirebilmektir, ne de paradır. Düşünün mesela: Akşam mesai bitmiş. Öyle yorgunsunuz, öyle bitkinsiniz ki iliklerinize kadar, anlatılmaz. Yorgun argın geliyorsunuz eve. Zile basıyorsunuz basıyorsunuz açan yok. Azıcıkta sinirli, oynatamıdığınız parmaklarla kapıyı açıyorsunuz. Oturma odasında buluyorsunuz kendinizi, uzanıyorsunuz. Biraz gözünüzü dinlendiriyorsunuz. Fakat bir boş his oluşuyor içinizde ve oturuyorsunuz; ellerinizle yüzünüzü avuçlayarak. Sonra kapı açılıyor. Küçücük bir şey size doğru koşuyor ve zıplıyor. O küçücük ağızdan kısa bir sözcük ”Baabaaa…” İşte orda her şey bitiyor. Ne yorgunluk ne bitkinlik. ”Kahraman”a bakar gibi, küçücük gözler ışıl ışıl yüzünden ayrılmıyor. Daha sonrasında hayattan bağları koparan o küçücük dudak size doğru yöneliyor. Sakallarınız batsa da öpüyor kahramanını. O anda arkadan biraz somurtmuş ve gülümseyen bir simayla göz göze geliyorsunuz. O gün de her zaman ki olduğu gibi bir olayı hatırlamadığınızdan dolayı imalı bir cümle ”yine unutulduk” diye bir ses duyuyorsunuz. Bir gülümseme çöküyor yüzünüze. Tam o anlarda belinizde size sarılan bir ufaklığı fark ediyorsunuz. ”Seni yaramaz” diyerek azarlıyorsunuz. O da hıçkıra hıçkıra gülerek karşılık veriyor. Kafanızı kaldırdığınızda mutfakta hızlı hızlı bir koşuşturma ve o an düşünüyorsunuz aşkınızdan bir meleğiniz var ve siz onu her gördüğünüzde annesine yeniden aşık oluyorsunuz…
21:40 18.11.2016
Tüm insanlığa sesleniş 🙂 Mutluluk bence ayrı dallara ayrılır. Sayın yazar