in

Pare Pare Notlar/1

‘’Yalnızlık Allah’a mahsustur.’’ Der anneannem. Küçük prens ise ‘insanların arasında da yalnızdır insan’ diye diretir. Anneannem onu ayakta tutan iki değneğinden birini tehditkar bir biçimde sallarken küçük prens bir başka gezegene doğru kaybolur. 

Anneannem ve bir kitap kahramanın bu imkansız kavgasını hayal ederken birden durdum. Acaba içimi kemirip duran, uykularımı kaçıran o his yalnızlık mıydı? Her sabah bana günaydın diyen, beni görünce dudağının sağ kenarı yukarı kıvrılan –ki ben hep küçülüp de orada uyumayı dilemişimdir- o çocuk da gidince galiba gerçekten de yalnız kalmıştım. Peki ya annem, babam, arkadaşlarım? Onlarla her gün bir aradayken nasıl olur da yalnız olurum? İşte o an küçük prens kazanmıştı. Anneannemi pelerini ile bir sihirbaz edasıyla kaybedişini ben de bir kabullenişle izledim.

***

*

Geçecek gibi. Sanki bir yutkunsam ya da hapşırsam içimden çıkıp gideceksin gibi. Ama boğazımın ortasındaki yumru büyük. Yutkunsam geçecek belki evet ama yuta yuta bu hale gelmemiş miydim sanki? Sevgisizliğini yuttum, ilgisizliğini de. Son kalan sevgimi de yutsam ne olacak? Yutmak, yutkunmak istiyorum ama biliyorum geçsin de istemiyorum. Unutmak dedikleri o son noktaya gelmek istemiyorum ben. Bu durum benim normalim olmasın diye direniyorum. Bıraksam kendimi ayrılığın soğuk kollarına uyuşturacak beni. Ama ben senin hayalinle canlı kalmak istiyorum. Sarıldığımızda göğsümde titreşen şeyi, ellerimin ellerindeki sıcaklığını, gözlerimdeki ışıltıyı kaybetmek istemiyorum. Seni zaten kaybetmişken bir de senden kalanları benden alsın istemiyorum. Yutkunsam geçecek ama seni hala çok seviyorum.

***

*

Ey tanrı? Neden beni öldürmüyorsun? Sana yalvardığım o gecelerde neden bu aciz, çaresiz ve kimsesiz kulunun canını alıvermiyorsun. Peki ya ben? Neden kendimi öldüremeyecek kadar korkağım? Neden o camı açıp da aşağıya baktığımda öleceğimi bile bile hamlemi yapamıyorum? Zaten bir ölü olduğumun farkında değil miyim? Ne eksiğim var benim o eski insanlardan? Hani o en güzel kıyafetlerini giyip beyaz çarşaflarının altında sadece bekleyerek kalplerini durdurabilen o aşıklardan bahsediyorum. Çarşaflarımın renkli oluşumu ölmeyişimin sebebi, yoksa onu bile hak etmiyor muyum? Ey tanrı! Ya bana yaşamam için onu geri ver ya da kendi başıma yanına geldiğimde beni ateşler içinde yakmayacağının sözünü… Acı bana ve beni yeterince yaktığın bu dünyadan huzurlu bir sonsuzluğa al. Çünkü ben artık en çok sana kızıyorum. Bize sormadan bu çukura attığın yetmiyormuş gibi onca derdi de hediye ediyorsun. Ya mutlu etme hiç bizi ya da alma onları elimizden. Sana son kez söylüyorum ya bana biraz cesaret ver ve ben alayım canansız kalan şu canımı ya da son bir iyilik yap yaşamayı da ölmeyi de beceremeyen şu acize. Öldür beni. Ben zaten ölüyken…

***

*

What do you think?

2 Beğeni
Upvote Downvote

Bir cevap yazın