in

Sessiz çığlık

Ben en çok yazmayı sevdim.

Kimseye anlatmadığım hallerimi tutup yazar kalem ve kağıdımla buluştururdum. Zamanla nasıl kendimi ihmal ettiğimi nasıl kabuğuna çekilmiş bir kaplumbağa gibi hissettiğimi paylaşmak istedim sizinle. Evet biraz fazla bunalmış biraz fazla yıpranmışım son zamanlarda, durup düşündüğümde bunun farkına vardım ve uzunca bir zamanım vardı bunu düşünmeye.

Belki haftalarca aylarca öylece hareketsiz kaldım sanki ben duruyordum ve hayatım gözümün önünden öylece akıp gidiyordu. Müdahale etmek istiyordum fakat bir şey beni tutuyordu bilmediğim bir şey tarifi imkansız bir şey…

Hani böyle bazı geceler uyandığınızda sanki nefesiniz kesilircesine hissedersiniz sanki şuranıza göğsünüze bir öküz oturmuş misali olur ya hani, hani çığlık çığlığa bağırırsınız da kimse duymaz ya sizi , o anki çaresizliği bilirsiniz ya, öyleyim işte çaresiz ve sessiz…

Aslında bu sessizlik öyle bildiğiniz sessizliklerden değil çığlık çığlığa olan bir sessizlik. Avazı çıktığı kadar bağırılan ama kimseye duyurulamayan bir sessizlik…

Anlatacak dünyalar kadar şeyiniz varken hani bazen tek bir “boşver” e sığdırırsınız ya hayatınızı tam da o noktadayım. BOŞVER… İçimdeki o küçük kızı öldürmeye ramak kalmış gibi hissediyorum ve itiraf etmeliyim ki bu beni inanılmaz korkutuyor. Ya o içimdeki yaşama sevincim olan küçük beni öldürürsem? Bu ve bunun  gibi daha bir çok soru işareti beliriyor beynimde. Çok fazla  düşünüyorum hemde çok ve bu düşünmenin bana iyi gelmeyeceğini bile bile kafam patlayacak hale getirene kadar inanılmaz düşünüyorum. Beynim bazen oyunlar bile oynuyor bana o derece yani gerisini siz düşünün

İnsanlar hayatlarının belli evrelerinde belli dönemlerinde bu psikolojiye girer. Hepimiz bie şekilde bu duruma girdik. Kimimiz farkında olmadan yaşadığı buhranını kimimiz iliklerine kadar hissederek…

Ne tuhaf değil mi su insan denilen yaratılmışlar yani bizler, çoğu zaman bir şeyin elimizden gidişini sesizce izler, arkasından bakakalırız da hiçbir şey yapmadan bekleriz ve sonra da utanmadan dövünüp dururuz…

Belki de en çok kendimize döndüğümüz anlardan birini yaşıyoruz uzunca zamandır. Üstümüzde olan bu kara bulutlar bizi dört duvar arasına sıkıştırıp öylece bırakmış gibi hissediyoruz. Ama şunun farkında olamıyoruz bu anlar seni/beni en çok ben yapan anlar. Benliğimizi bulmak için büyük bir fırsat. Unutulmuş benlikler, gizlenmeyi başarmışlar, en çok şimdi ortaya çıkmalılar. Özümüzü bulmak ümidiyle sevgiyle kalın 😇🍀

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Deniz

Bir cevap yazın