in

Yazma sebebim

Gölgesi yansıdı masamın kenarına, kafamı kaldırdım ona baktım ve özenle ütülenmiş gri gömleğine iliştirdiği gözlüğü dikkatimi çekti. Ne zamandır gözlük kullanıyordu? Halbuki ben onu daha önce hiç gözlükle görmemiştim. Her zamanki gibi endişeli bakışlarını kitaplarıma dikti ve karşıma oturdu, elindeki çayı masama bırakırken göz göze geldik. Uzun zamandır gözlerine bakabildiğimi hatırlamıyorum. Anlatacağı çok şey vardı sanki, hararetle elini kolunu sallayarak konuşmaya başladı. O anlatıyor bense onu inceliyordum. Yıllardır fark etmediği gibi yine fark etmemişti. Belki de onun bu kadar dikkatsiz ve umursamaz oluşu hoşuma gidiyordu. Bilmiyorum…

Size gözlerini anlatsam yıldızların parıltısından daha parlak olduğunu söylesem inanmazsınız belki ama öyledir. Gözleri, sanki tüm yıldızlar bir araya gelmiş ve geceyi aydınlatıyormuş gibi parlaktır. Hele bir de gülmeye görsün daha çok parlar gözleri, yıldızlar kıskanır. Alaycı gülümsemesi sizi alır gezegenler arası bir yolculuğa çıkarır. Ama dikkat edin kalbinize bir şey olmasın eh malum artık genç yaşta kalp krizi riski de az buz değil hani. Kahkahası dinlediğim en iyi müzik diyebilirim ki ben daha çok klasik müzik dinlerim ama onun o şen kahkahalarını duyunca klasik müziğin ne kadar sıkıcı olduğunu bir kere daha anlıyorum. Onunla ilgili en çok sevdiğim şeyi daha söylemedim. En çok saçmalamasını seviyorum. Konuyu bir yere bağlayamadan cümlelerinin ortada kalışını seviyorum.

O bana bir şeyler anlatırken ben tüm bunları bir kere daha düşündüm ve o sustu. Bana baktı ve ”Neyse seninde kafanı şişirdim, en iyisi gideyim biraz daha çalışayım. Sonra görüşürüz.” dedi. Hiç anlamadı.. Neden konuşmadığımı, sadece ona bakarak kaldığımı anlamadı. Yine gitti.. Bende yazı yazdım.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Gizem Ertan

Bir cevap yazın