in

İnanmak Gerek

Mutlu etmiyor beni eskisi gibi
-heyecanlandıran o eşsiz sahneler-
Dalıp gidiyor ömrüm
Davranan varlıklara
Tüketen
Çalışan
Hareket halinde olan
-varlıklara-
Rüzgâr indiriyor camları
Kapının –benim hiç bitmeyen kalp çarpıntılarım gibi-
Gürültülü bir hırıltısı var
Titrek ışıkları, camları ve bulutları
Seviyorum
Sığar mı yalnızlığıma bu hafif melankoli ve
Yıldızların psikolojik septomları
Bir tekne batmak üzere- göz bebeği adama- karşı
Balıkçılar yorgun
Deniz alacaklı
Deniz
Hep
Alacaklı!
İlle de seviyorum diyor
‘’Seviyorum siyahları’’
‘’Bitmesin siyahlar!’’
Siz bilmezsiniz ama siyahlar olamasa kavuşmaz karanlıklar aydınlığa!
Yıldızları da göremezsiniz
Cennet görüntülerini de
Perdelerinizi çekmeyin
Gerek manzaranıza karşı
Gerek fırıtınalı gecelerinize karşı
Hep uzaklaştınız doğadan –doğaldan-
Tuhaf geliyor bir martı ciyaklamasıyla,
Havlayan bir köpeğin sesi
Merhaba masum gece
Sen ki
Üstlendin tüm cinayetleri
Arka sokakların
Can alıcı vahşetlerini
Bile bile kanıtları
-bile bile ah!-
Bu ülke, bu dünya
Sarmaşıklar arasında sıkışmış
Çirkin akrep yuvalarına benziyor
Ki sarmaşıklar bile sıkar sıkar saramazdı onların yuvasını
Yorulurdun değil mi?
Görmekle hissetmekle,
Davranmak arasında hep bir
Mesafe var
Babam çok kızmıştı bana o gece
Anlamıştı çünkü beni
Anlamak –kötüdür-
‘’bitti’’ diyemedim ama
‘’geçti işte’’ diyebildim
Ah bu dünya ne korkunç!
Kendi sesimi duyamadığım zamanları özlüyorum
-Gelmeyecekler-
Zaman geçti
Horozlar ötmeye başladı
-Yine sabah mı oluyor?-
‘’bitti’’ diyemedim ancak
‘’geçti işte’’ diyebildim
İnanmak gerek
İnanmak ge-karanlığa
İnanmak
İnan
karanlığa

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Ekin Aktaş

Güneşli bir temmuz'da tam da Güneş'in yükseldiği saatlerde dünyaya ''merhaba'' demişim. O günden beridir hiçliğin aidiyeti içinde ışığın içinden geçmekteyim.

Bir cevap yazın