in

Mornota yazarlarından: Ekin Aktaş

Ekin Aktaş Sosyal Bilimler Lisesi’nde lise öğrenimini tamamladı. Bu süre zarfında psikoloji ve sosyoloji üzerine projelerde bulundu. Aynı zamanda sinema- psikoloji üzerine çalışıyor.

Mornota ile nasıl tanıştınız?

Merhaba, ‘’Mornota’’ ile Facebook üzerinden tanıştım. Saniyeler içerisinde dikkatimi çekip tıkladığım bir site(ydi) hayatıma güzel bir renk kattı zira güzel şeyler aniden geliyor ve bir bakıyorsunuz aslında küçücük bir detay, tüm ihtiyacınız olan mutluluk hormonlarınızı çalıştırıveriyor.

Mornota hakkında ne düşünüyorsunuz?

21. yüzyılda yaşıyoruz ve çağımızın verdiği etkiyle çok fazla teknolojik imkanlarımız mevcut. Buna karşılık eskinin gazete ve dergileri etrafında buluşarak sağlanan edebiyat gelişimi, bu imkanların ve binlerce gazete ve derginin etrafında sağlanamamakta. Bu üzücü bir durum, devam ettirilen ya da yıkılacak bir edebi düzen söz konusu değil. Yazımın ve üslubun karıştırılması, anlamın ufuk düzleminde kaybolması gibi hat safhada problemlerle karşı karşıyayız ancak asla yüzleşmiyoruz.

Bu noktada bir şekilde genç yazarların bir araya gelmesi ve ürünlerini ortaya koyarak eleştirme, öğrenme imkanlarına ulaşması bir adımdır. Şanslı bir adım. Denizin kıyısındaki deniz yıldızları gibi denizimizle buluşup yaşamaya devam etme isteği içerisindeyiz. Bu nokta da ‘’Mornota’’ bir denize metafor olabilir, ya da hepimiz ‘’Mornota’’ olarak deniz yıldızının ta kendisiyiz.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Sizi yazmaya iten şey ne oldu?

Elbette, aslında kendimi bildim bileli yazıyorum.

İlk şiirimi babamın şiir defterinden etkilenerek daha yazmayı bilmiyorken babama yazdırmışım.

Ancak asıl başlangıcım ortaokulda sinema ile tanışmam ve psikolojiye yönelmem ile başladı.

Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimlerdir?

Edebiyatta, sanatta, müzikte … karşılaştırma yapmayı haddime görmüyorum. En sevdiklerimiz bu tür alanlarda söz konusu olamaz bence, en sevdiğim deriz ama ondan onlarca mevcuttur içimizde, ayırt edemeyiz. Yani, ben edemem.  Şiirimde Nilgün, Sylvia, Haydar Ergülen, İsmet Özel izinde giderken (tamamıyla genel) , yani çoğunlukla etkilendiğim olarak, yazımda Oğuz Atay, Stefan Zweig ‘dan besleniyorum denilebilir.

Hangi kategorilerde yazıyorsunuz? Konularınızı neye göre seçiyorsunuz?

Bu konuda kendimi kısıtlamıyorum ancak şiirim ve yazım iç içe girişik ilerlemekte.

Giz dökümü, bilinç akışı üzerinden natüralist bir edayla ilerlemeye çalışıyorum.

Ancak özellikle belirtmeliyim, anlamın ürünün içinde kaybolmasını oldukça seviyorum. Sanırım bir ürünü beğenmemi sağlayan şey anlamın labirent içindeki olası durumu.

Son olarak yazar olmak isteyenlere öneriniz nedir?

İçinizde bir tutku varsa peşinden gidin.

Yakalayın, kendinizle yoğurun, evet sıkılacaksınız, yorulacaksınız, gözleriniz dolacak ve bulamayacaksınız belki o kelimeyi, kuramayacaksınız o cümleyi ama sonunda elinde tuttuğunuz bir ürün olacak ve aidiyeti işte o zaman sorgulayacaksınız.

Bıkmayın, peşinden gidin, ve yılmadan karşınıza çıkan tüm fırsatları değerlendirin!

Değerli yazarımızın yazılarına ulaşmak için buraya tıklayın.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Yeşil Yazar

Written by Mornota Röportaj

Bir cevap yazın