in

Düyun-u Umumiye

Osmanlı Devleti dış borç alma konusundan uzun yıllar kaçınmıştı. Cihan İmparatorluğu olarak görülen bir devletin, yabancı bir devletten borç almasının onur kırıcı olacağı, birçok şeyhülislam fetvasında görülmektedir. Ancak 19. Yüzyılın ortalarından itibaren giderek bozulan mali durum, 1854 yılında Kırım Savaşının başlamasıyla birlikte daha kötü bir hal almıştır. Savaşın gerektirdiği mali harcamalar ve ortaya çıkan yeni bütçe sıkıntılarıyla birlikte, Osmanlı Devleti’nin Avrupa para piyasalarından borçlanma süreci başlayacaktır. Bu durum Osmanlı ekonomisinin ve mali yapısının yeni bir sürece girmesine yol açmıştır. 1854 yılından 1875 yılına kadar olan süreçte, devletin dış borçlanmaları giderek artmış ve ödenmesi gereken borç, alınan başka borçlarla karşılanmaya çalışılmıştır. Ayrıca alınan bu borçların lükse ve israfa harcanması devletin geleceğini daha da karanlığa sürükleyecektir.

1875 yılına gelindiğinde ise devlet aldığı borçların faizini dahi ödeyemez hale gelmiş ve 6 Ekim 1875’te resmen iflasını duyurmuştur. Bütün dış borçların taksit ödemeleri durdurulmuştur. Bu durum 20 Aralık 1881 “Muharrem Kararnamesi” ne kadar sürmüştür. Bu kararnameyle birlikte, devletin borçlarının bir miktarı indirilecek ve yeniden düzenlenecekti. Ancak buna karşılık Osmanlı Devleti, imparatorluk içerisinde yabancı alacaklıların temsilcisi olarak çalışacak ve devletin vergi gelirlerinin bir bölümünü doğrudan alacaklılara aktaracak bir örgütün kurulmasını kabul etmiş olmaktaydı; Düyun-u Umumiye.

Düyun-u Umumiye ile birlikte Düyun-u Umumiye idari meclisi de kurulacaktır. Bu idareyi, içinde Osmanlı ve yabancı üyeler bulunan bir karma yönetim kurulu yönetecekti. Bu yönetimde İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan, Hollanda ve İtalya temsilcilerinin yanında Osmanlı temsilcileri de görev yapacaktır. Kurulan bu idarenin taşra teşkilatlanması da mevcuttur. Taşradaki idarede de aynı şekilde yabancılar çalıştırılabilecektir.

Osmanlı maliyesinin gelir kaynakları arasından tuz, tütün, damga, balıkçılıktan ve alkollü içeceklerden alınan vergiler, ham ipekten toplanan öşür ile Doğu Rumeli vilayetinin ödediği yıllık vergi, yabancılar tarafından yönetilen bu kuruluşa teslim edilerek yabancı alacaklılara iletilmekteydi. Ayrıca Osmanlı Devleti yabancı sermayeyle kurulacak olan Tütün Rejisi Şirketi’ne imparatorluk içerisinde tütün üretiminin denetlenmesinde, tütün alım satımında ve sigara üretiminde tekelci ayrıcalıklar da vermekteydi. Bu şirketin elde ettiği yıllık kârın bir kısmı da dış borçların ödenmesi üzerine Düyun-u Umumiye İdaresine aktarılacaktı.

İdarenin kurulması ile birlikte Avrupa mali sermayesi Osmanlı maliyesini denetim altına almıştır. Düyun-u Umumiye İdaresi sayesinde Avrupalı alacaklılar borçlarının zamanında ödenmesini sağladılar. Böylece 1881 yılından, Birinci Dünya savaşı yıllarına kadarki dönemde Osmanlı Devleti’nin anapara ve faiz ödemeleri, alınan borçların üzerinde olmuştur. Avrupa mali sermayesi, Osmanlı Devleti’ne verdiği yeni borçların yaklaşık iki katını anapara ve faiz ödemeleri olarak almayı başarmıştır.

Devlet yöneticilerinin içinde bulunulan kötü duruma karşı aldığı önlemlere rağmen, ülke bu karanlık durumdan çıkarılamamıştır. Osmanlı ekonomisi dışa bağımlı hale gelmiş, tarım, sanayi gibi birçok alanda yabancıların etkinliği giderek artmıştır. 1914 yılına gelindiğinde ise Osmanlı Devleti’nin dış borçları 160 milyon sterline ulaşmaktaydı. Ağırlaşan mali durum yeni borçları da beraberinde getirdiği gibi bunun yanı sıra yabancı devletlere verilen imtiyazlarında artmasına sebep olmuştur.

KAYNAKÇA

Şevket Pamuk, Osmanlı-Türkiye İktisadi Tarihi 1500-1914

Şevket Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme

Necdet Aysal, Kırım Savaşından Lozan Barış Antlaşması’na Osmanlı Dış Borçlarının Tarihsel Gelişim Süreci

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Batuhan Aydoğan

Bir cevap yazın