in

Haksız kazanç

 

Soğuk bir Ankara gecesi. Hava sıcaklığı özellikle gece yarısı eksi dereceyi buluyor. Çimlerin yeşilden beyaza çalan renginden belli soğuktan etkilendiği. Ancak şartlar eşit. Belki Osmanlıspor alışkın olabilir hepsi bu. Kaldı ki Juventus maçının nasıl bir zeminde oynandığını ve nasıl kazanıldığını herkes bilir. Deyimi yerindeyse çocuk gibi ağlamak, kramponlarının altını göstermek falan yakışmıyor kimseye.

Galatasaray, Osmanlıspor’u (önceki adı Ankaraspor) isim değiştirdikten sonra oynadığı 2 maçta mağlup edemedi. Zaten ligdeki konumu ve Avrupa Liginde mücadele etmesinden belli maçın zor geçeceği. Üstelik Avrupa Liginde grubunu lider bitirerek üst tura çıktı Osmanlıspor. Trabzonspor’dayken hiç beğenmezdim antrenörleri Mustafa Reşit Akçay’ı. Şimdiyse ayakta alkışlıyorum. İki senedir çok başarılı buluyorum. Geçen yıl ligi Galatasaray’ın üstünde bitirmişler. Eminim hak etmişlerdir. Bu sene de hak ediyorlar. Dilerim daha da başarılı olurlar. Oynadıkları futbol zevk veriyor çünkü.

Hak edene hakkkını teslim ettikten sonra gelelim maç değerlendirmesine. Dün çok kötü bir Galatasaray vardı. Korkak, aciz ve mızmız. Maçın daha ilk dakikası gol yese El Fatiha’ydı zaten. Umar’ın sağ kanattan ortasında Sabri klasına yakışır(!) bir gol pası verdi Webo’ya. Top, biraz dışarı doğru gitmese ve Muslera şanslı olmasa Osmanlıspor golle başlayacaktı. Peki Sabri ne yapacaktı? Yeter artık yeter. Bıktık bu yeteneksizliğinden ve gram gelişmezliğinden. Neyse efendim, dakika 3’te kanattan kurulan ve paslarla ceza sahasına kadar sokulan Bruma-Sneijder-Yasin üçgeni golle sonuçlandı. Bu 3’lüye Podolski’yi de dahil edersek  bu 4 futbolcunun iyi bir uyum yakaladıkları aşikar. Yasin son haftalarda yükselen grafiğinin meyvelerini yemeye devam ediyor. Dilerim böyle devam eder. Golden hemen sonra dakika 5’e geldiğimizde Eren ceza sahasında buluştuğu topa biraz hızlı vursa golü bulabilirdi. Dakika 9’daysa Galatasaray’a karşı 7 maçta 3 golü bulunan Webo, Umar’ın ortasında müsait durumda kafa vuruşuyla topu dışarı gönderdi. Üstelik 2 stoperinde bakışları arasında. Dakika 25’deyse Galatasaraylı Serdar düşerek sağ bacağından sakatlandı. Duyduğuma göre çapraz bağları kopmuş ve sezonu kapatmış. Geçmiş olsun ama bu futboluyla oynamayı hak etmiyordu kanaatimce. Yine paralar çöpe gitti desenize. Bir kulüp bu kadar kötü yönetilir. Aldıkları futbolcular ya sakat çıkıyor ya da sakatlanıyor. Vay halimize. Dakika 35’teyse Regatin’in sağ kanattan ortasına Webo kafa vuruşuyla topu ağlara gönderdi ve eşitliği sağladı. 2 stoperinde santrafor Webo’yu tutmamasını anlayamıyorum gerçekten. Ayrıca Webo’nun golden önce Sabri’yle hava topuna çıkmasına diyecek söz bulamıyorum. Bir de Carole’nin Regatin’e bu kadar rahat orta açtırması var tabii. Gol Galatasaray defansı açısından tam bir skandal. Düşmeye oynayan takım yapmaz bu hataları emin olun. Dakika 42’de Sabri’nin ceza sahasında Regatin’e müdahalesi net penaltı. Sabri sağ ayağıyla Regatin’in sağ ayağına basıyor. Bu da yetmezmiş gibi sağ koluyla rakibinin sağ kolunu çekiyor ve düşürüyor. Hakem atladı bu kritik penaltıyı. Maça etki eden bir pozisyondu. Yasin’in, rakibinin eline çarptığı gerekçesiyle penaltı beklediği pozisyonda devam kararı doğruydu. Kaldı ki hakem oyunu durdursa müdahale ceza sahası dışında olduğu için frikik vermesi gerekirdi.

İlk yarı sonunda skora aldanmamak gerekir. Çünkü gole rağmen Galatasaray adına bir tane bile iyi oyuncu yoktu. Tel tel döküldüler desek yeridir. Özellikle De Jong çok etkisizdi. Sahada gezindi durdu. Osmanlısporsa ilk yarı sonunda galibiyeti hak etmişti. Penaltısı verilmedi ve sayısız pozisyon kaçırdı. Uzaktan birçok şut denemesi yaptı. Umar, Webo ve Regatin çok etkiliydi.

İkinci yarıya geldiğimizdeyse Osmanlıspor ilk yarıda oynadığı futboldan daha da etkiliydi. Sayısız fırsattan yararlanamadılar. Aradıkları golü geç de olsa buldular ve öne geçtiler. Dakika 85’te Umar’ın sağ kanattan ortasında Webo yine kafa vuruşuyla topu ağlara gönderdi. İlk gole benzer tablolar bu golde de vardı. Carole yine orta açtırdı ve 2 stoper yine Webo’yu seyretti. Golden sonra maç böyle bitecek diye düşünürken sürpriz bir isim sahneye çıktı. Semih kimsenin beklemediği anda uzaktan şutla kaleciyi avladı. İnanır mısınız ben bu gole sevinemedim. Çünkü puan almayı geçtim gol atmayı bile hak etmedik bu maçta. Şans Galatasaray’ın yanındaydı desek yanlış olmaz.

Sahadaki oyuncuların soğuktan etkilendiği kadar Riekerink’te etkilenmişti galiba. Çünkü kritik dakikalarda Yasin’in yerine Linnes, Sneijder’in yerine Chedjou değişikliği başka türlü açıklanamaz. Hele ki soğuktan etkilenmeden yapıyorsa bu değişiklikleri tam bir rezalet zaten. Bilmiyorum ama Riekerink şansını fazla zorluyor. Beşiktaş’ın yenildiği haftada bu düşük tempo, isteksizlik ve kötü oyun açıklanamaz. “Zaten sezon başından beri iyi futbol oynamıyor bu takım” derseniz ona da katılırım.

Galatasaray’da günün tek iyi ismi Semih’ti. Gollerde hatası var tabii ki. Ancak zaman zaman çok kritik müdahalelerde bulundu ve gol attı. İlk yarının kötü ismi De Jong’da 2. yarı daha iyiydi. Muslera önemli kurtarışlar yaptı. Ancak geriye kalan oyuncuların tamamı kötüydü. Defans skandaldı her zamanki gibi. Osmanlıspor’da 2. yarı sağ bek Vrsajevic’i çok beğendim. Birçok bindirme yaptı. Maçın adamıysa Webo’ydu. Takdir ediyorum kendisini. Yaşına rağmen çok iyi oynadı. Bütün yan toplara kafa vurdu. Defansı mahvetti gerçekten. Ayrıca Umar ve Regatin çok iyi oynadılar. Hakem Hüseyin Göçek, Sabri’nin pozisyonuna penaltı vermediği pozisyon dışında iyi maç yönetti. Ancak kritik bir hataydı. Ayrıca ofsayt kararlarının tamamı doğruydu. Yan hakemleri de kutluyorum.

Galatasaray 1 puan kazandı bu maçta ama 2 puan kaybetmedi. Osmanlıspor adına üzüldüm açıkçası. Kazanmayı hak ettiler. Biraz şanssızlardı. Galatasaray’ın acilen toparlanması lazım. Kötü oynuyor. Daha da kötüsü, kötü mücadele ediyor. Yakışmıyor!

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Turuncu Yazar

Written by Anıl BÜTÜNER

...ama yine de...

Bir cevap yazın