in

Annem Ölmüş Bilmez Misin?

Odun ateşinin yanında bir amca bir yeğen,
Dışarıda bir kar, Rahman-ı İlahiye’den.
Yeğen vurdu elini masaya, kalktı aniden.
Dedi amcası :’Şekerin suya mı düştü, nedir bu acelen?’
Döndü kan çanağı gözler, geldi yaş gözünden:
“Annem göç etmiş bilmez misin?”

Ayağı varmadı dışarı, elvermedi terbiyesi,
Ayağında karı erimemiş kundura, sırtında ceketi.
Dışarıda soğuğun, içinde öfkenin azameti,
Yankılandı içeride, tahta kapının sesi.

Geçti, karın altındaki bereketsiz toprağı,
Anladı bugün bastığı toprağın, yarın kefeni olacağını.
Kar gibi sessizce geldi ölüm, aldı annesinin canını,
Dedi içinden son kez öpsem olmaz mıydı?

İşte! Kalktı, anne sinmiş anıları yattığı yerden,
Ama çok geçti artık, ne umulur maziden?
Okudu şefkat dolu ruhuna bir Yasin Kur’an-ı Kerim’den,
“Annem göç etmiş bilmez misin?”

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Turuncu Yazar

Written by Eyüpcan Işık

Gökyüzü sinmiş hikayelerin fedaisi.

Bir cevap yazın