in

Kısık gözlü kadın devrimi

Ne zaman birşeyler yapmaya karar versem.
Yazmaya karar versem mesela.
Mesela, senin için yazmaya.
Lugatım, hallaç pamuğu gibi savruluyor birden.
Kelimeler kördüğüm oluyor.
Zihnim bomboş, gözlerim tavana dikiliyor.
Haftalar sürüyor bazen bir kelimeyi yerine oturtmak.
Kelimeden ziyade anlamı.
Yani, seni ifade edebilecek olan bir anlam bulmak mesele.
Mesele seni bulmak.
Ruhumu bedenimden ayırıp sana göndermek istiyorum.
Sana ulaşmak, seni, seni bilmek istiyorum.
Sert bir kahve yudumlayıp,
İnce bir Moricone bestesinde seni hayal ediyorum.
Düşünüyorum.
Düşünüyorum.
Betimlemeye çalışıyorum.
Ne zaman gözlerine gelsem.
Dünyanın en tatlı rüyasına dalıp, sonra istemsizce uyanmış gibi oluyorum.
Gözlerinde birşey var beni alıkoyan.
Ve grurumu ayaklar altına alan.
İşte ben ne zaman oraya baksam.
Hangi vakit orayı hayal etsem.
Üzerine yağmur damlası düşmüş, çöldeki bir kum tanesi gibi oluyorum.
Düşünüyorum.
Ve bir yudum daha alıyorum acı kahvemdem.
Acı içiyorum,
Ve bunu senin için yapıyorum.
Uyumak istemiyorum çünkü,
Uyurken seni düşünememekten korkuyorum.
Acı içiyorum,
Ve içmeye devam edeceğim.
Ta ki dudaklarına sahip olana kadar.
Düşünüyorum..
Senin için yazdığımı sanıyorum,
Biliyorum yanılıyorum.
çünkü şu an seninle konuşuyorum,
Bana cevap veriyorsun ve gülüyorsun bunun farkında değilsin,
Gözlerin kısılıyor yine,
Ve ben
Ve ben yine
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
Bir yudum daha alıyorum kahvemden ve tadına yeni yeni varıyorum.
Eski cüzdanımdaki resmine baktım az önce,
Ne zaman köstekli bir saatim olursa içine koyarım diye sakladığım resmine.
Sana karşı zaaflarımı iyi biliyorsun,
Resminde hep gözlerime bakıyor ve gülüyorsun.
Beni değiştiriyorsun,
Bir devrim yapıyorsun,
Gülünce gözleri kısılan kadın !
Bu devrimi sen yapıyorsun.
Gülünce gözleri kısılan kadın !
Bu devrimi sen yapıyorsun.
Yeni bir başlangıcın hikayesini yazıyorsun.
Tüm kuvvetleriyle teslim olmuş ve kaçınılmaz o anı bekleyen bir ülke gibi,
Bekliyorum,
Çaresiz bekliyorum..
Sadakatini omuzlarında taşıyan bir anne gibi,
Teslimiyetini unutmayan bir baba gibi,
Yüzü avuçlarında bekleyen çocuk gibi,
Bastonuna yaşlanmış uzakları seyreden bi ihtiyar gibi bekliyorum.
Çığlıklar içinde olmak isteyen bir sokak,
Kornalar eşliğinde sessizliği unutan bir cadde,
Milyonların birbirinden habersiz olduğu bir şehir gibi,
Kilisede çalmayı bekleyen bir çan,
Havrada başı duvara yaslanmış bir haham,
Kubbede yankılanmak isteyen bir ezan gibi,
Gündüzü bekleyen ışık,
Geceyi bekleyen karanlık gibi;
Zehra’sı için içen Attila İlhan,
Lavinia’sı için susan Özdemir Asaf ,
İsmini sakladığı kadını bekleyen Orhan Veli,
Davası için hapis yatan Nazım gibi;
Anadolu’ya aşık Alparslan,
İstanbul’a tutulmuş Fatih,
Sina’da yağmur olan Yavuz,
Barbaros’u bekleyen Akdeniz gibi;
Özgürlüğu bekleyen Gazze,
Gökyüzünü hayal eden Halep,
İnsanlığı utandıran Arakan,
Gözyaşı dinmeyen Bosna gibi;
Kabil’de bir ikindi namazı,
Taşkent’te gölgeye hasret bir duvar gibi;
İnsanlığın insanlığı beklediği gibi
Teslim oldum
Bekliyorum.
Bir yudum daha alıyorum kahvemden
Ve bekliyorum.
Seni
Gülünce gözleri kısılan kadının devrimini,
Ve bekliyorum.
Seni
Yudumluyorum acı kahvemi,
Moricone son notalarına dokunuyor artık
Ben bekliyorum
Seni
Seni seviyorum
Acı kahvemden son yudumumu alıyorum…

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Sinan Kacır

Bir cevap yazın