in

Benim Asıl Meselem

.

.

.

Var olma çabası içerisinde harcanan bir gerçeği temsil etmekle meşgulüm.

İnancıma itaat etmenin yanında sancısını çektiğim mesele, anlamaktır.

Bu sebeple algımın nüshasız oluşuna öfkeli olmamla beraber ona müteşekkir oluşum bu sancıya kanıttır.

Çünkü bu cephede yaralarım ağır, hastalığımın seyri ise demir atmış vaziyette.

Benim durmadan kıyılarımda batırdığım,bu dünyadaki varlığının elbet son bulacağını kabul edemeyenlerin bindiği gemidir.

Dümenine ruhumun takılı kaldığı beni durmadan savuran, hırpalayan ve eskiten asıl budur.

Bir ruhun nasıl bu denli eskidiğini idrak etmeye çalışsam da öğrendiğim tek şey, var olmanın acıya eşit oluşudur.

Böyle yontulur aklımızın tahtaları , mümküne yakın olan açıklama budur.

Ruh işte , ancak acıyla yontulur, eskitilir ve sabitlenir bu kainata.

İşte odamın köşelerinde sakladığım onca gölgenin bana söylediği budur.

Karanlıkla beraber göklerden bahşedilendir bu kafa karışıklığı.

Ki buna itirazım yoktur.

Ki karanlık benim ruhumun müdafaasıdır.

Boşluk zannedilen her alan benle dolu olan ayrıcalıktır.

Beni ayakta tutan asıl destek, bu bulanık halin zihnimdeki berrak duruşudur.

Daha derine inememenin ağrılarını taşımaya çalışmaktır asıl işim.

Bu dünyanın denklemine ters düşüyor oluşum, ögelerine ayrılamayışıdır aklımın.

Bir bütünü bütün olarak kabul edemememin yanında, bütünü en küçük yapısına kadar merak etmemdir aykırı duran diğerlerine.

Beni asıl inşa eden ve makbul görendir bu düzensiz düzen.

Hiçbir sistemin esirliğini ve hiç kimsenin yakınlığını gözetmeden yaşamamdır beni maktul olarak biçimlendiren.

Gökyüzüne olan düşkünlüğüme denk olandır yeryüzünü sitemle yürüyüşüm ve nazarımda makbul de maktul de adımdır.

Çünkü kırık aynalarda ararım yüzümün eşini ve orada olduğunu bildiğim binlerce kadının cehenneminden kaçarım.

Asıl meselem budur işte.

Asıl kavgam, kendimi kendimin içerisindeki benden bir türlü kurtaramayışımdır.

Tekrar eden bu döngünün labirente dönüşeceğine olan inancım bundandır.

Kapana kısılıp kalmaktansa sonsuz bir çabayla süren arayışın parçası olmaktır, benden yana olan ya da benim olan.

Benim asıl kayboluşum bunadır.

Tekrar tekrar kaybetmeye olan meylim, bulunmaya olan arzımdandır.

Çünkü bulunmak bir meseledir , tabi ayrıntıda.

Ayrıntıda olmak; hemen anlaşılan, bulunan ve kaçınılmaz olarak yitirilen olmaktan iyidir.

Ara sokaklara olan hayranlığımın nedenidir ayrıntı.

Herkesin gülümsediği bir fotoğrafta,  yüzü oyulan kişinin sevilmeyişidir yıllar sonra.

Ve tüm bu akıl oyunlarımın karşısında sıradan görünmemdir asıl kuşkulandığım.

Benim asıl savaştığım, başka olmayadır.

Tezatlarımın çokluğu aynılarımın azlığına mahkumdur çünkü.

Hayrın şerle olan sonsuz sarmalını ihanet kabul edişim bundandır.

Yine de inancım gereği itaat ettiğim her durum bu ihanetle mühürlüdür.

Başıma gelen her hayır ve şer, benim dümene takılı kalan ruhumun kazasıdır.

Yontulan , eskitilen ve sabitlenen kainattır asıl.

Benim ise asıl meselem, bu sonsuzluğun içinde yine ve defalarca bulunmaya olan zaafımdandır.

Yakın durmaya çalıştığım ve yön kabul ettiğim bir duvardır.

Kalp kırmaya olan korkum, yıkıma taraf olmamamdandır.

Çünkü ben enkazı henüz kaldırılmamış her acıyı, sarsılacağım yeni günlere kılıf olarak giydirdim.

Kuşandığım kılıç, savaştığım cephe, durduğum menzil, kaybettiğim saf, durmadan beni aynı yerden yaralayan süngü…

İşte bütün bunlar , o enkazın bende yarattığı tavır ve bana verdiği hasardır.

Yani benim asıl meselem,  var olma çabası içerisinde harcanan gerçeğin ancak yansımalı bir ihtimaline yakın durmamdır.

.

.

.

Not : Tavsiyedir, kulaklıklarınızı takın ve gözlerinizi kapatın.

” Band of Skulls – Lay My Head Down ”

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Turuncu Yazar

Written by Meltem Dobur

Bir cevap yazın