in

Buluşma I

Büyük bir suç işledim. Bedelini çok ağır bir şekilde ödüyor olduğum ve ömrümün sonuna kadar da unutamayacağım bir suç. Kime mi? Bizzat kendime karşı.

Tanrım! Kafayı yiyeceğim! Tik tak… Tik tak…Varlıkla yokluk arasındaki araftayım… Tik tak… Tik tak… sanki ne varım ne de yokum… Birkaç parça görüntü, bir iki uğultulu sesler bir de Tik tak… Tik tak… Tam 10 yıllık bir azap bu! Ne yapıyorum ben?!

Sonra tıpkı kabus sonrası ani bir uyanış… Hayattasın sen! Yaşıyorsun!
Evet, yaşıyorum ben! Nerede kalmıştık? Ben yokken neler olmuş dünyada?

Bakıyorumda kimsenin seni incitmesine izin vermemişsin bizzat sen mahvetmişsin kendini kızım. Kimse seni umursamamazlık yapmamış bizzat sen kendini umursamamışsın. Kimsenin sana kızgınlığı yok sen kendine demediğini bırakamamışsın. Kimsenin seni aşağıladığı da yok bunda da başrol sensin.

Şimdi beni dikkatlice dinle. Bu dönemlerinde hayatında görebileceğin en ihtişamlı dipleri gördün ve kendini gömdün ellerine sağlık kızım. Bu dönemde görebildiğin en vizyonsuz insanları kabul edip kendinle tanıştırma şerefine nail ettikten sonra onları hak etmedikleri kültür seviyelerini bile yükseltip yine yalnız kaldın aferin benim sınırlı zamana sahip olupta bu zamanını zihinsel evrim sürecine yatırım yapmayan güzel kızıma. Gerçekler suratına çarptıkça kendini odaya oradan da akıl dünyasına kitleyen benim güzel kızım ”bir insan kendini ‘varlıktan’, ‘yokluğa’ doğru nasıl transfer eder?” adlı yarışmamızda kendini kanıtlarcasına rakiplerini savurarak adeta süratle şampiyonluğa oynuyordu, tam ayağını birincilik çizgisine atarken işte burada ben peyda oldum seni oradan çekip aldım ve bastım suratına fevkalade Osmanlı tokatımı. İşte ondan sonra uyandın.

Yaaa, işte öyle bakarsın! Ne o yüzümü mü iyice inceliyorsun? Hayırdır, tanıdık bir şey mi çarptı gözüne? Biraz daha bak bakayım Bayan Sherlock. Demi ya ne tesadüf? ikimizde de sol gözünün altındaki o güzel benler ne hoş duruyor. Anladın sen anladın. Gülüyor bak bir de! O hınzırca gülüşü yıllar geçse de kaybetmeyiz biz. Merak etme bende de duruyor.

Onca yoldan buraya boşuna gelmedim ben. Gel otur yanıma. Bizim dönemde de Nietzsche hala popüler bir dinle ne diyor sana:

Düşün… Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır seni sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Her şey sende başlar, sende biter…
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme,
Tükettirme içindeki yaşama sevgisini…

Artık uyandın. Gerçek yaşamdayız. Geçen zamanın, hiçbir şeyin telafisi olmadığı bir dünyadayız. Yerin altını ve göğün üstünü düşünme! Hepimiz tam olarak buradayız. Birbirimizle savaşıyoruz. Onlar meydanda. Sende o meydana girmekten çekinme. Çünkü buna değeceğini bil! Her geçen dakikanı şuur dolu dakikalara çevir. Çevir ki iliklerine kadar yaşadığını hissedebilesin. Geriye dönüp baktığında hakikaten doya doya yaşadım diyebilesin. Hakkını verdim diyebilesin! Sadece kendine odaklan, kendini kendine kanıtla. Kendini görmezden gelmen demek intihar demek!

Getir elini sıkışalım. Bir daha böyle bir vakayla karşılaşmayız umarım dostum. Çok uçlarda, deli dolu yaşıyorsun. Arkasından aşırı dozda depresyon eksilmiyor. Neyse… Bizim olayımız bu zaten değil mi? Kim doğru dedi ki bize bu zamana kadar? Dönemin “şeytanı” ilan edildik iyi mi? Neyse…

Unutma sen yoksan ben de yokum.

“Biz”i öldürme… Her şey senin elinde.

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Güneş☀️

Bir cevap yazın