in

Kaç hayat var elinizde?

Bir yere ait olduğunuzu düşünün. Hadi ama gözleriniz hala açık sanıyorum. Biraz daha çabalayın.Belki size bir umut kaynağı, yatmadan önce yüzünüzde bir gülümseme olabilirim. Kapatırsak nasıl okuruz orasıda var. Tamam öyleyse önce okuyalım ara ara kapatalım, anlaştık. Bir yere aidiz; bir ülkeye, bir topluma, bir gruba, bir aileye…
Bebekken gelmez aklımıza, bencilizdir zira. Hep almak, ilgi görmektir dileğimiz. Bakıcımız bizi sevsin, bizi beslesin, ihtiyaçlarımızı gidersin. Altımız kuru, sırtımız pek, gazımız çıkmış. İçimiz öylesine rahat. Biraz daha büyüdük, boyumuz attı biraz biraz. Artık çevremizin daha bir farkındayız belki de oyuncağımızı bile paylaşabiliriz. Ama bir yere ait olmak, ait olduğumuz toplumun gereklerini yerine getirmek kadar mutlu etmez bizi. O okula gidilecek, o rolün gerekleri yerine getirilecektir. Ve adölesan çağımız. Hepimizin biraz kavgayla, biraz mutlulukla, biraz güven, birazda utançla andığımız zamanlar. Arkadaş çevresine öylesine önem veririz ki. Erkekler, arkadaşları için beline bıçak alıp kavga edebilir. Kızlar, saç baş birbirine girebilir. Sevgi? İletişim? İletişim ne bilim bir Anadolu lisesi öğrencisinin ‘ değersiz bir yığına dönüşeceksin’ diyebilmesi gibi umut dolu. Belki birgün, bir yerlere ait olmak fikri önemini bıçak ve sopalarla kaybetmez. Bir yere ait olmak, o yerin sana verdiği görevleri yerine getirebilmek için verdiğimiz mücadele takdire şayan olur. Kan akmaz hiçbir bedenden, kalemden mürekkep akar. Bir topluma ait olmak, bir aileye ait olmak! Bir odaya sahip olmak, o evde bir alana sahip olmak. Bir soba kenarı mesela, televizyonu görebilen ama aile içi sohbetten kendini dışarıda tutmayan. Ya da hepsini geçtim hadi yerimiz olmasın. Öyle herkes aynı keseye sahip olsada, o keselerdeki para aynı değil sonuçta. Bir bardak alınacakken sorulur mu size mesela? Bir çay kaşığı, ne kadar çayı şekersiz içsenizde! Sorulur mu? Sizi gidi şanslı insanlar sizi. Bir yere nasıl da aitsiniz değil mi? Önemlisiniz o yerde, fikirleriniz önemli. Siz, ekmeğe gittiğiniz için yada ev işlerini yaptığınız için değil siz olduğunuz için değerlisiniz. Ne yazık ki aynı karından doğan insan sayısı fazla olan, savaşlardan yeni çıkan yoksul bir ülke olduğumuz için aynı odada hatta durun aynı yatakta 8 kişinin yatabildiği bir toplumda, çok değil bir iki nesil üstünüze sorduğunuzda evet cevabını kolaylıkla alabilirsiniz, böyle bir toplumda o benimdi diyemezsiniz. Aynı kıyafeti 3 kişi giyebiliyordur, bir ayakkabı ayak numarası aynı olan herkes içindir. Yani yüzünde bir gülümseme oluşanlar bu toplumda birçok insandan daha iyi şartlara sahipsiniz. Siz önemi farkedilenler, farkedilmeyenler kadar önemlisiniz.
Bence bu farkındalık bir kavgayı engelleyebilir, bir toplumu geliştirebilir ve bir savaşı önleyebilir. Bir arabanın altına koyduğunuz o farkındalık takozunu bir kaldırabilseniz sevgili aileler. O bel bükmeyi bir küçümseme olarak görmeseniz de, tokozu ittiriverseniz. Tonca para harcayıp aldığınız o araba ilerleyebilse. Neler elimizde aslında. Sadece seni olduğun gibi seviyorum diyerek, bir kaç çocuk yetiştirme dersleri alarak, terlik fırlatmadan tokat atmadan yahu bu çocuğun bir derdi var, uzmanına mı gitsek diyebilsek. İyi ki dövmüşüm bak tecavüzcü olacağını o zamandan görmüştüm demektense, iyiki yetiştirebilmişim kendine yeten, öfkesiyle başedebilen bir ruh yetiştirebilmişim diyebilmeyi seçebilsek. Çünkü sevgili anne babalar çocuğunuzun tecavüzcü olmasınıda siz seçersiniz, katil olmasınıda, öğretmen, bilim adamı, doktor olmasınıda. Bir seçim birçok canıda beraberinde kurtaracaktır.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Arife Yalçın

Gezgin olmak vardı ya da fotoğrafçı, sosyolog belki de antropolog. Toplumsal engeller diyor savunma mekanizmam ama zihnim olmayışımdaki esas engelin ben olduğumun farkında. Yine de hemşire olmayı seçtim. İnsanların fizyolojik yapısında ufak bir gezinti gezgin olmama yeterdi. O insanları hatırlamam, diğerleriyle ilişkilerini bilmem, öz geçmişleri hakkında fikir sahibi olmam bu 4 istediğime el ayaktı. Geriye sadece düşünmek kaldı!

Bir cevap yazın