Dört kollunun ruhu şad olsun!
Bizi değil, bizden olanları aldı.
Kızamayacak kadar kırgınım, susamayacak kadar yorgunum ve sen bunları anlamayacak kadar yoksun.
O yokluğu görmek ve de hissetmek nihai yokluğumun pençesindeyken nasip oldu bana. Ne şanlı bir kesit!
Geleceğime dost, geçmişime vurgun.
Ama bilirsin umut bakidir ve bazen vazgeçmek gerekir zira bu umudun diyetidir.
Düşmenin mesti kalkışında gizli aslında.
Vay be, helal olsun.
Ne de güzel düştük!
Ne de çok yakıştı bize,
Ne kadar da hak etmedik,
Ne kadar da müstahakmış oysa..!
Şimdi ben sana ne diym?
Sen söyle?
Dinliyorum.
Pardon, unutmuşum.
Ama sen hep susarsın, değil mi?
Ve de susuzluğunu giderme gayreti bana aittir daima.
Oysa ben çölün kalbiyim.
Nice kum fırtınalarının öfkesi
Koca koca dikenleri yaraların
Zifiri karanlıktaki yıldızları haydutların, mazlumların
Ayazıyım, sarısıyım,
Leşiyim, dehşetiyim
Eşsiziyim, yabanıyım
Büyüsüyüm, masalıyım
Ve sen..!
Neyse!
İyisi mi hiç bilme.
Ve bu hikaye burada biter.
Artık sadece bir hoşçakalım!
Herkes gibi…
Herkes Gibiyim.
Herkes Gibisin.