in

Ve Ölüm

Günler kasım ayının son günleri yıllar benim otuzuma geldi..

30 yaşında olmak garip bir şey susuz havuz,yazısız gazete,h2 siz su gibi.. ama şu havuza suyun,gazeteye yazının,h2 ye O uyu tamamladığını bildiğin bir yaş.

21 yaşımda gönlümde hissettiğim aşkın tamamlandığı yaşmış ta 30,kimlerle tanıştım,ne kapılar açıldı,ne kapılar kapandı,ne ağlayışlar koptu gök kubbem de,orucum da susamadım da bazen,havuz da bir bardak suya muhtaç kaldım…

Her şey den herkesten vazgeçiliyormuş gitmem dediğin yollardan gidiliyormuş bakmam dediğine bakılıyormuş basmam dediğine basılıyormuş kalırım dediğin yerden gidiliyormuş,hayat belkide böyle yaşanıyordu hep istediğimiz gibi olmayacaktı ani ölümler kapımızı çalmasa ölümü asla bilmeyecek eskiden bir telefon geldiğinde eski dostun sıcaklığı bilinmeyecekti,hayat aslında tam bir parkur Allah bizi bildiğinden neye katlanacağımızı bildiğinden herkese ayrı bir parkur hazırlamıştı,yoldan bakmadan geçtiğin adamı bile hesaplamıştı..

Gelelim benim 30 yaş parkurum da ki en büyük imtihanıma..

Bundan 8 yıl önce bana 14 şubat günü geldi bana şuşu, şuşu benim oğlum,

Konuşmayı öğrendi,ilk bana bebişim dediği Kastamonu’da ki evimi unutmam unutamam,sonra bana alıştı sevdiğim adam bana sarılınca aramıza omzumuza konardı erkekti ya beni kıskanırdı kendince,sonra biz beraber geldik Kastamonu’dan sonra gitti babası bizden kaldık öyle bir başımıza ağladım bazen omzumda bana başını değdirip aşkım dediği günleri hiç unutmam, bekledik babamızı hep bekledik…

Uğraştım didindim ufacık kalbimle belki dağlar devirdim herkese onu nasıl sevdiğimi anlattım bazen hatalarda yaptım ama onu özlediğimdendi insan elinle sevdiğini nasıl kaybedebiliyor onuda öğrendim böylece,olmadı işte gelmedi babamız bizde bunu kabullenmeye başlayıp hayatın ucundan ben oldum demeye çalışıyordum insanlar giriyor çıkıyor çay içiyorlar gidiyorlar bazen kalmak istiyorlar bazen ses çıkartmıyorum ters anımsa bağırışımı biraz sağır sultana iletiyorum öyle böyle bitirdik 8 yılı..

Sonra bir gün Edirneye gitmem gerekti,şuşudan ayrılmak hiç bu kadar içime işlememişti tuhaftım her zaman ki gibi başımı kafasına koydum oğlum seni çok seviyorum deyip vedamı yaptım. İstanbula uğramam gerekti sonra İstanbuldan dönmek için yola çıktım arayan annemdi şuşu hasta dedi,o an anladım öleceğini insan hissediyormuş sevdiğine birşey olacağını ya hissettim yol boyunca ağladım ağladım ağladım..

Yolum bitti evime geldim kafesi örtmüşler üşümesin diye kaldırdım şuşu cansız yatıyordu,dedim bu acı başka bişeymiş aldım elime hem ağladım hem sevdim öyle belki yarım saat geçti, bırakamadım geri bırakmakta istemedim, gün ağardı ben yatmak için yatağıma geçtim,bi kaç saat sonra uyandığımda şuşu yu annem ağlaya ağlaya gömüp gelmiş ağlıyordu tekrar ağladım yazmama gerek yok zaten yataktan ağlarak uyandım, bana hayatımda zarar vermeyen beni sevdiğini hissettiğim tek canlıyı o gün kaybetmiştim bunun acısı bir insanın ölümünden daha fazla geldi bana.. sizi hiç incitmeyen bir şeyin ölmesi kadar zor bir şey yokmuş,cennette kavuşacağız biliyorum kendimi böyle avutuyorum..

Ve en tuhaf şeyse şuşu bana hediye eden adamın sevdiğim adamın doğum günün de öldü..

Bu parkur daki imtihan canımı daha çok yaktı ve parkurum da herşey, anı saniyesiyle canımı daha çok yaktı..

Ne anlamlar yüklemem lazım buna bilmiyorum ama tam da sevdiğim adamı artık gelmesin dediğim zamanlar da öldü artık mesaj neydi anlamam gerekeni anladım mı bilmiyorum ama tek canımı yakan şey şuşunun benden gitmesiydi..

Hayat herkese ayrı düzenlenmiş bir parkur,kendi parkurumdan ufak bir kesit, ne olursa olsun parkurunuzun değerini imtihanınızı zorluğunu değil size ne kazandırdığına bakın yoldan geçerken önünüze gelen kedinin bir anlamı olduğunu hiç bilmediğiniz insanın hayatında yer edişinin sebebini bilin ne alacağım ben bundan deyin ne öğreneceğim..

Şimdi mi parkuruma devam ediyorum beni ne bekliyorsa yaşamaya hazırım ölüm bekliyorsa onada hazırım ve artık başka birini çok sevmek sevilmek istiyorum. Bu hikayede burda bitti diyorum..

Sarı oğlum şuşum seni çok seviyorum annem çok özlüyorum sen benim siyahlar içindeki tek rengimdin.

Parkurunuz da başarılar.

ENG

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Turuncu Yazar

Written by Elif Nimet Gülseren

çoklu üniversite öğrencisi yeni dünyada yerini almaya çalışan insan

Bir cevap yazın