Hani sonbaharın gelişi vardı ya; güneşin son demlerinde içimizi ısıttığı, ağaçların yapraklarını eylüle döktüğü …
Tam havalar serinlemeye başlarken rengarenk fuları boynuna atıp; şemsiyeni ve kulaklığını alıp saatlerce yüzünde aptal bir gülümseme ile dolaştığın ekim var ya …
Sonra hele bi de yağmur yağmışsa ve sen toprak kokusunu mayıstan kalma kasıma hasret ciğerlerine doldurmuşsan …
Ve gökyüzüne baktığında renklerden daha renkli; ışıktan daha aydınlık gökkuşağını binbir kış masalını beklercesine izleyen sen hayattan sadece bu sonbaharı tekrar yaşamayı dile. Fazlasını istediğin hayat; senin kara kışın olabilir.
Sen yaşadığın anın gökkuşağısın.
Unutma ki; gökkuşağı gittikten sonra herkes yağmur sıçrayan paçalarına lanet okur 😉