in

Uçurum

Tam olarak ne zaman olduğunu kestiremediğin bir zamanda hayatın aynılaşmaya başlar. Her anın dejavudur. Bir sonraki anında ne olacağını tahmin etmek hiç zor değildir ve böylesi bir sürecin en güzel yanı falcılara para bayılmak zorunda kalmamaktır. Programlanmış bir robot gibisindir ve robotlar falcılara ihtiyaç duymaz.

Sonra bir an bir şey olur. Bir yenilik çalar kapını. Hiç beklememenin planlamış olmamanın getirdiği gafletle açıverirsin kapılarını.Ürkek davranmanın ya da kapı aralığından bakmanın bir anlamı yoktur çünkü o kapıyı sonuna kadar aralayacak olan yine sensindir.

Evet! Annen çok fazla öğütledi yabancılara kapıyı açmaman gerektiğini, kimseye güvenmemen gerektiğini. Ama artık ne sen annenin her düştüğünde elinden tutup kaldırdığı küçük kızısındır ne de annen yanındadır. Artık sen hataların ve bedelleriyle başbaşasındır. Büyümenin ve artık bir yetişkin olmanın en zor yanıdır düştüğünde kaldıranının olmaması…

O kapı açıldıktan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi değildir. Daha dün tanımadığın insana bugün güvenmeye başlarsın. Yarın varlığına, sesine, kokusuna alışırsın.Diğer gün sanki hep hayatındaymış gibi hissedersin.Bununla kalmaz paylaşırsın, gülüşlerini paylaşırsın belki zayıflıklarını, kırgınlıklarını, hayallerini, gözyaşlarını…

Artık daha mutlu uyanmaya başlamışsındır. Bugünün dünden daha güzel olacağından emin. Fizyolojik olarak bile değişirsin bir kere. Gözlerin eskisinden daha parlaktır mesela. Ya da yüzün her zamankinden daha güleç, kalbin daha hızlı, soluğun daha keskin, sesin kendinden emin, dudakların daha kırmızı, aklınsa her zamankinden daha uçarı…

Öğrenmeye başlamışsındır çaya kaç şeker attığını, hangi takımı tuttuğunu, kaçta uyandığını, en sevdiği rengi, nelere güldüğünü, ailesini, geçmişini, ve hatta gözlerinin hangi açıda hangi renge büründüğünü…

Ve sıkı dur! Gülüşünü ezberlediğin o yabancının artık gitme vakti. Bir çocuğun kavanozundaki bilyeler misali düşüp dağılmaya hazır olmadığın bir anda gider hem de. Düştüğün boşluğu betimleyecek kelime bulamasan da işte artık oradasındır.Hissettiğin en tuhaf duygudur belki ait olma hissine bürünmüşken, değerliymiş gibi hissetmişken, sevildiğine inanmışken rüyadan uyanmak…

İşte ellerinde kalan küle dönmüş ruhun, param parça olmuş kalbin, derbeder olmuş hayallerin, solmuş çiçeklerinle uçurumun kenarındasın.Ruhunun bile terk ettiği bedenini sallandırsan ne fayda…

(Yazardan tavsiye: PERA-YA DA YOK)

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Pınar Temürlenk

Bir cevap yazın