Bu aralar ”ne yazık ki, ah be!” diye başlayan cümlelerde boğuluyorum. Keşke ve belkileri söylemiyorum bile. Önceleri hep mi böyle olacak diye düşünüyordum sonra bir an geldi her şeyi silip yok edip boşver be demeye başladım. Boşveremedim… Biraz daha zaman gerek diyorum, biraz daha, biraz daha… Sonra bir bakıyorum her şeye geç kalıyorum; yanıyor zaman. Biliyorum evet her şey zamanında güzel ama zamansızın tadı bir başka.
Bazen birlikte geçtiğimiz yollar çiçek açıyor ve birden hiç olmadığını, artık olamayacağını anımsıyorum. Yansın diyorum, birlikte geçtiğimiz her yol yansın, geçemeyeceklerimiz tutuşsun. İsyan etmekle olsa keşke. Susup biraz, ardından yine ”ah be” diye başlayan cümlelerime sığınıyorum. Ah be, neden neden ! Hiç denemeden, çıkmaz sokak yazıp kaçtığımız o tabela da yansın. Yansın da sular kurusun..
Oysa bu kadar kısa sürede neleri sığdırmıştım düşlerime. Rüyalarıma giden yollara bağlamıştım fark edince; ”gerçekleşemeyeceğini”. Bak işte bu yakar. Birinden ümidi kesip, rüyalara sığınmak, uykusuz kaldığın gecelerin boynuna diyip kendi içinde boğulmak yakar; onun içinde nefes alamamak yakar…
Ama yine de, belkileri daha yitirmemiş iken, belki işte…