in

Sessizlik Propagandası

İnsan yığınında sessiz kalan bir adam var bu şehirde.Bu şehrin buğulu camlarının ardında şehrin kirli gürültüsüne inat sokaklarda saatlerce sessizliğin propagandasını yapan bir adam hem de bu. Bu adam size konuşarak da birçok şey anlatabilir ama susmayı yeğlemiştir çünkü bilir ki susmak, o dilden anlayabilenlere bir mesajdır zaten yoksa insan yığınına karışıp kelimelerle anlaşılamamaktansa susup onu anlayanlara bir şeyler anlatmaya çalışmak en doğrusudur onun için.Birileri tarafından anlaşıldığını hissettiği an en mutlu anı olur ve bu hislerine his katar.Bu sessizlik gecelerde kaybolmuş bir çığlığın sessizliği değil mutluluğun sessizliğidir.Korkunun, ürpertinin sessizliği değil bir enstrümanın eşsiz sessizliği gibidir bu

zaa

Vakti geldiğinde, şehrin yine çok gürültülü olduğu, derelerin çağıl çağıl anlamsız sesler çıkardığı bir vakitte siz yine bu adamın sesini dinlemeye koyulun. Çünkü o size sessizliğin propagandasını yaparak size bir şeyler anlatmaya çalışacaktır…

Mevlana’nın şu dizeleriyle bitirelim…

“Anladım ki susmak bir cüsse işi…
Derin denizlerin işi…
Serin sular en hafif rüzgârları bile coşturabiliyor
Derin denizleri ise ancak derin sevdalar…

Derin denizlerin sükutu büyüler beni
İçimi bir heybet hissi kaplar
Benliğimi hasret duyguları istila eder
Kalbim ürperlerle dolar
Dalgalı denizler, durgun mavi denizler kadar heybetli gelmez bana
Göklerin suskunluğu da öyle
Gök gürlemeleri, mavi derinliklerin heybetini siler diye düşünmüşümdür hep
Sükut her zaman daha manalı, daha derindir”g

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Onur Konaray

Bir cevap yazın