in

Ayaküstü Sohbet

aka“Alfred, sana anlattığım konu üzerinde biraz çalışacağım, eğer ziyaretçim olursa evde yokum tamam mı? Biliyorsun, çalışırken rahatsız edilmekten hiç haz etmem.” Dedi Wilhelm, sakin adımlarla merdivenin basamaklarını çıkarken. Öyle düşünceliydi ki merdivenlerin sonuna nasıl ulaştığını bile fark etmemişti, bu sırada aşağıdan kadim dostunun sesini duydu. “İyi de efendim siz bu saatte çalışmazsınız hem çalışıyor olsanız bile – ki buna kızıl rahip bile inanmaz- sizi ziyaret eden olmuyor ki!”

Alfred’in onun hakkındaki düşüncelerine oldukça önem veriyordu, ne zaman Alfred onu eleştirmeye başlasa kendisini aşağılık bir yaratık gibi görüyor, kendisini savunma ihtiyacı duyuyordu. İşte yine böyle hissetmişti. Derin bir nefes alarak ve dostunun duyacağından emin olmak içim boğazını temizledi. “Alfred! Böyle konuştuğunda kafanı kuma gömmüş devekuşunu andırıyorsun. Devekuşlarına hep saygı duymuşumdur, fakat şu an saygı duyulacak bir devekuşundan çok oldukça gülünç bir devekuşu gibi geliyorsun, sahi ya başka hangi hayvan kafasını kuma gömebilir? Ne harika yaratılış!” Alfred pek umursamaz ve kendine has alaycı tavrıyla “İnsan efendim! Kafasını gömmekle kalmaz, hastalıklı zihniyle kafasını gömdüğü toprağı bile kirletir. Ekip biçemez açlıktan ölürsünüz. Toprak genelde halk, devekuşları da aristokrat oluyor sevgili Wilhelm. Ne ironik!” Wilhelm arkadaşının yüzünü daha iyi görebilmek için birkaç basamak indi.

“Alfred, öyle garip şeyler söylüyorsun ki! Zihin ya da bir fikir nasıl toprağa geçebilir ki? Toprağa karışabiliyorsa içtiğimiz sulara da karışabilir, yatak odamıza kadar girip bizi uykumuzda boğazlayabilir! Hastalıklı zihin ve kötü fikirler böyle güçlü müdür ki? Kimin söylediğine, devekuşunun kafasını gömdüğü toprak türüne göre değişmez mi? Hem çiftçiler akıllıysa onu görür görmez söküp atmazlar mı? Ah! Alfred öyle garip şeyler söylüyorsun ki… Sanırım Tanrı ruhumun dengesini bozmak için seni yollamış olmalı. Neyse ki seni severim Alfred.”

“Tanrının biz insanlara yani birbirimize katlanmamız için gönderdiği  uyuşturucudur sevgi. Hem Tanrı sizin hakkınızda yanılmış olmalı efendim.”

“Ne konuda Alfred?”

“Bozulacak bir ruhunuz olduğu konusunda.”

“Ha?! Cidden haklıymışsın Alfred! Sevgi Tanrının gönderdiği bir uyuşturucu olmalı- ki bunu sana karşı kullandığım çok açık-  yoksa seni şimdiye kadar boğmuş olurdum”

“Çay alır mısınız sevgili Wilhelm ?”

“Alırım Alfred.”

What do you think?

5 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Beren

Bir cevap yazın