in

Bir parça yaşamak

Yine bir yolculuk vakti gelmişti…Durmak bilmeksizin akan zamana engel olamayışım ve bu durumdan deli gibi korkan bedenim çaresizdi, bir yol ayrımındaydım şimdi.Geçmişteki kanadı kırık kız çocuğu ne olacağını dahi bilmediği dipsiz bir kuyuya benzeyen geleceğe kanat açmıştı açmasına ama uçabilecek miydi? Derin bir nefes alıp başını cama yasladım. Yaşamak zorundaydım ,tüm yaralarıma inat dimdik durabilmeliydim.Bu yolda ilk giden ben değildim ve sonda olmayacaktım … Ah insanoğlu ne kadar pervasız ve gereksiz bir öz güven sahibiydi , her seferinde hayret ediyordum çünkü bana göre hayat denediklerimiz ve istediklerimizden ibaretti. Sadece deniyorduk işte ilk önce yürümeyi denedik sanki yürümeye başlarsak özgürce bütün dünyayı dolaşabilirmişiz gibi ,konuşmayı denedik hiç biri çıkıp en haklı olduğumuz zaman susturamayacakmış gibi ,aşık olduk hani belki elmada bizi sever diye… O kadar güçlüydük ki bütün dünyayı kucaklayabiliriz sandık ,yorulmazdım hani ben hiç ne oldu? Neydi bitiren umudumu ? Kabullenimiyordum bu durumu çünkü hala çocuktu bir yanım inatçı ,huysuz ama yorgun bir çocuk … Belkide kabullenseydim çaresizliğimi daha kolay olurdu yenilmek ,daha acısız…
Muavinin sorusuyla kendime ancak gelebilmiştim . Bir bardak çay alıp , orta yaşlardaki görevlinin acıma duygusuyla karışık gülümsemesine aldırmayıp önüme döndüm.Alışmıştım insanlardan bu tarz tepkiler almaya ama her seferinde başımı dik tutup insanların bana acımalarına izin vermemeye çalışırken bu kez umursamamıştım.Evet işte hayat bana bir şey daha öğretmişti ‘umursamamak’ ,kulaklığımı takıp benim durumuma en uygun olan Neşet ERTAŞ parçasını dinlemeye başladım. Türkü severdim ama Neşet’i ayrı severdim.Neşe , dert, aşktı o hayatta yaşamaya çalışıp yaşayamadıklarımdı. Aklımda uçsuz bucaksız ve cevabını bilmediğim bir yığın soruyla ilerliyordum gecenin amansız karanlığında. Başarmaktan ,yaşamaktan başka çarem yoktu.Gökyüzüne bakıp derin bir nefes alıp devam etmeliydim ,duramazdım …Biliyorum yorgundu bedenim ,kırgındı kalbim ama duramazdım.Bulutlara bakar yine mutlu olurdum değil mi? Bulutları göremiyorum diye mi böyleyim yoksa onlarda çaresizmi artık.İçimde beni hayata döndürecek bir umut kırıntısı arıyordum.Hayata geliş amacımı dahi anlayamamışken ,hayatta kalmak için neden aramaya koyulmuştum . Ne saçmalık!
Kin ,öfke ,nefret hiçbirşey hissetmiyordum geçmişe dair ama kırgındım… Sadece yaşamak istiyordum,gökyüzüne bakmak mesala …Yürürken rüzgarın suratımı yalayıp geçmesini ve o anda yaşadığımı hissetmek istiyordum.Türkü dinlemek ,türkü söylemek ve belkide mutlu olmak istiyordum …Doyumsuzsun çocuk dedim kendi kendime yine ne çok şey istedin öyle…

N.D

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Nurcan Demir

ÇOMÜ uluslarası ilişkiler lisans öğrencisiyim.20 yaşındayım .Siyasal İlişkiler adlı bir tarih ve siyaset platformunda akedemik etkinler düzenliyorum.

Bir cevap yazın