in

Kadına yönelik şiddet

Eveeet.gündem her gün değişiyor.dün öğretmenler bugün ise kadınlar..Aslında durup bunları düşünmek gerekiyor.Biz gerçekten bu kadar duyarlı mıyız?Tabii ki hayır. Amaç ben de varım çabası.Kahrolası bir yalnızlıktan kurtulma çabası.Ayrıca ben bu günleri sevmiyorum ve asla farkındalık yaratmıyor.Mirabel kardeşlerin mücadelesini biliyorum ve ruhumda hissediyorum bu kadar.Öğretmenler, öğretmen olmak özellikle Türkiye’de..Bugünün kutlanması çok gülünç geliyor. Kimse kendini ve başkasını kandırmasın. Kafamızda beyin var ve düşünüyoruz ve kanmıyoruz.Bu ülkede ücretli öğretmen diye bir şey varsa orda öğretmen yoktur.Sadece yanılgılardan ibaret bir kişiler topluluğu vardır.

3 yıl sonra merhaba demek istedim.!

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Turuncu Yazar

Written by Serpil Dede

Okul hayatından sıyrılamamış biri...

Bir cevap yazın

yorumlar

  1. Ücretli öğretmenlik hakkındaki görüşünüze katılıyorum. Haklısınız. Bir öğretmen adayı olarak açıkça ifade edebilirim ki ücretli öğretmenlik savunulamaz. Ama bazen kısa bir sürede olsa bu duruma katlanmak zorunda kalabiliyor insan. Bunu deneyimledim. Bu deneyimimin sonunda ortaya çıkan tek olumlu taraf, kısa bir zaman diliminde değerli öğrencileri tanımış olmaktı. Öte yandan öğretmenler gününün kutlanması gülünç mü gelir veya kutlamak gerekir mi gerekmez mi herkes tarafından tartışılabilir. Kadına yönelik şiddet konusu ise ülkemizin en temel sorunudur. Bu sorun gerçek bir çözümle aşılabilir. Bu sorun caydırıcı cezalarla ve tüm toplumun ortak dayanışmasıyla çözülebilir. Kadın-erkek eşitliğinin anayasada olduğu unutulmamalı. Aileler eğitime önem vermeli. Çocuk yetiştirme tarzı değişime uğramalı. Bütün bunlar birbiriyle bağlantılı unsurlardır. Zihniyet değişimini savunmayan, yaşadığı çağın özelliklerini kavramayan, dünyanın her yerinde kabul edilen insan hakları evrensel beyannamesini bilmeyen, anlamayan, var olduğunu kabul etmek istemeyen hiç kimse sorunlarını çözemez. Yazınız kısa ama içinden çıkarılabilecek çok önemli dersler var. İlk okuduğumda karamsarlık hissinin yoğun olduğunu düşündüm. Sonra tekrardan okudum. Sonra bir tekrar daha bir tekrar daha. Bu tekrarlarımın sebebi yazının kısa olmasından dolayı değildi. Çok güçlü bir eleştiri var yazınızda. Okurken şunu hissediyorsunuz. Evet, yazdıkları birebir doğru. Yazdıkları haklı ve yadsınamaz. Ama okurken bir taraftan da insan ya o kadar da değil diye düşünüyor. Bir ikilem içerisinde kalınabiliyor. Beni en çok düşündüren şu soru: Biz gerçekten bu kadar duyarlı mıyız? .Hiç kimse bu soruya anında cevap veremez sanırım. Bu soruya cevap vermek için çok yaşamak ve görmek gerekir. Gerçekten duyarlı olanlar var mı yoksa yok mu veya olaylar ve sorunlar hakkında duyarlı olmak ne demektir? Duyarlı olmanın ölçütü nedir? Duyarlı insan ne yapar ne yapmaz? Gerçekten duyarlı olan var ise bu duyarlı insan sorunlar karşısında ne yapıyor da duyarlı unvanını kazanmış oluyor? Bu soruları çoğaltmak mümkün ama gerek yok. Ben genel olarak böyle uzun uzadıya bir yazıyı yorumlamam ama sizin yazınızı okurken zihnim, aklım rahatsız oldu. Rahatsızlıktan kastım olumsuz bir durum değil. Rahatsızlıktan kastım zihnimin harekete geçme isteğiydi. Yaz ve rahatla dedi zihnim. Tabi sizin yazınız sizin eseriniz ve sizin düşünceleriniz. Sizi yargılayacak ya da eleştirecek bir anlayışımda yok. Sadece biraz düşünce biraz yorum hepsi bu.