in

Küçüklük Günleri

Küçükken her şey daha güzeldi büyüdükçe fark ediyor insan. Biraz geç oluyor tabi ve geriye dönüşü olmuyor. Ama neyse ki ben küçükken küçüklüğümü doyasıya yaşadım. Hiçbir zaman olduğumdan daha büyük biri gibi davranmadım, doyasıya eğlendim. Dilediğim oyuncakla oynadım. Kızlar “Barbie” ile oynar diye düşünüp sadece onlardan değil hangi oyuncağı beğendiysem oynadım. Gece geç vakitlere dek, annemin ceza vereceğini bilmeme rağmen komşu çocuklarla bir körebe, bir saklambaç, bir yerden yüksek… oynadım.

Bu kadar güzel çocukluğumu yaşamamın en büyük sebebi 8 yaşıma dek hiç kardeşim olmaması sanırsam. Çünkü tek çocuk bendim o zamanlar, ailemin göz bebeği.. Bu yüzden de çocukluğumu doyasıya yaşamamı istedi onlar da.

Tatillerde o köy senin, o otel benim birçok yere giderdik, orada arkadaşlıklar kurardım. Gerçekten iyi günlerdi. Ama kıymetini bilemedim. Birçok şeye daha çok izin alabileyim diye hep büyümek istedim.  Belki de bu yüzden bu kadar çabuk büyüdüm. Artık 21’imden gün almaya başlayalı neredeyse 5 ay olacak. Hangi ara eskiden gözümde çok “havalı” görünen yirmili yaşlara geldim? Halbuki ben öleceksem çocukken öleyim derdim, çünkü çocukken hiçbir kötülüğü tam kavrayamadan ölmüş olurdum. Halbuki bu yaşımda her şey, herkes kötü!

Herkes bencil ve sadece çıkarları için uğraşıyor. Kimse dışarıda soğuktan üşüyen insanları ve hayvanları düşünmeden hayatını abartısıyla yaşayabiliyor. Çok acınası değil mi? Her gün başka bir sarsıcı olayla dünyamız başımıza yıkılıyor. Belki şuan o kötü olaylar bizim başımıza ya da çevremize gelmiyor olabilir ama bir sonrakinde bize de olmayacağını nerden bilebiliriz? Yakında ilimizde, bir alışveriş merkezinden çıktığımız anda tam orada bir bomba patlayıp ölmeyeceğimizi ya da hainlerin kör bir kurşunu ile vurulmayacağımızı nasıl bilebiliriz? Bilemeyiz, işte büyümenin en kötü yanlarından biri bu.

Ah be Sena, evet büyüdün, evet artık istediğin tüm izinleri ailenden koparabiliyorsun dilediğin gibi yaşayabiliyorsun (kanunlar ve imkanlar el verdikçe) ancak değer miydi? Şimdi sanki tüm dünyanın yükü üstüme binmiş gibi, bazen nefes dahi alamıyorum. Hem kendi dertlerimden hem tanımadığım ama haberlerde gördüğüm savaşta, kaosun ortasında olan insanlar için hem de dışarıda, bu can alıcı soğukta dolanan hayvanlar için çok üzülüyorum.

Keşke hepimiz bir çocuğun hayal dünyasında yaşayabilsek, çünkü o masum dünyada savaşa, kine, nefrete yer hiçbir zaman yok!

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Sena Sevgili

KTO Karatay Üniversitesi- Grafik Tasarımı.
4.9.96*

Bir cevap yazın