in

Mohsen Namjoo

Evrenselliğin  dili  olan  müzik, insanlar  için  vazgeçilmez  bir  maneviyat  kaynağıdır.Günlük  hayatımızda  ürettiğimiz  ve  tükettiğimiz  ürünler  kadar  müzik de  insanlar  için  bir  zorunlu  ihtiyaç  olarak  görülür.Ekmek  gibi  su  gibi  müzikte  insanın  bedenini  doyurmaya  yarayan  kültürel  bir  ögedir.Bugüne  kadar  kendimi  her  yönden  geliştirmeye   önem  veren  bir  birey  olarak   yaşamımı  sürdürmeye  çalıştım.Okuduğum  eserlerle, İzlediğim  filmler, belgeseller  ve  dinlediğim  müziklerle  her  açıdan  donanımlı  olmak  için  çaba  gösterdim.Özellikle  müzik  konusunda  geniş  bir  repertuvar  oluşturmaya  gayret  göstererek  dünyanın  her  coğrafyasına  özgü  müzik  kültürlerini  keşfetmeye  çalıştım.

Asya, Afrika, Uzak doğu, Avrupa  ve  Latin  coğrafyalarındaki  müzik  çeşitliliğinde  yolculuğa  çıkarak  ezginin, ritmin  peşinde  koştum.Yerelden  yola  çıkıp  evrenselliğe  doğru  uzanan  keşiflerle  hayata  farklı  bakabilmenin  ihtiyacı  içerisinde  oldum.Dünya  müziği  içerisinde  kendini  kanıtlamış  nice  müzisyenler  insanlığın  müzik  zevklerine  yanıt  olmuştur.Elvis Presley, Michael Jackson, The Beatles, Frank Sinatra, Bob Marley, Beyonce, Madonna, Elton John, Whitney Houston, Rihanna, Ray Charles  ve  Bob Dylan gibi  nice  şarkıcılar  dünyanın  müzik  dünyasına  çağ  atlatmışlardır.Ben de sizlere  bu  şarkıcılar  kadar  popüler  olmayan  ama  onlar  kadar  değer  verdiğim  bir  müzisyeni  tanıtmak  istiyorum.

İran  müziğinin  marjinal  müzisyeni  Mohsen  Namjoo, tanıtmaktan  keyif  duyduğum  ve  birazdan  sizlere  yaşamı  ile  kariyeri  hakkında  bilgiler  aktaracağım.İran’ın Bob Dylanı  olarak  görülen  Mohsen Namjoo, Meşhed  şehrinde  geleneksel  yapıdaki  bir  aile içerisinde büyüdü.Edebiyat  ve  müziğe  olan  ilgisi  daha  çocukluğunda  başlamıştı.Okuldaki  sanat  etkinliklerinde aktif  olarak  rol  alıyordu.Daha  12  yaşında  iken  babasını  kaybedince  annesi  ve  abileri  onu  müzik  okuluna göndermeye  karar  verdiler.Burada  Nasrullah  Nasehpur  tarafından  eğitildi.Ailesinin  karşı  çıkmasına  rağmen profesyonel  olarak  müzik  yapmaya  karar  verdi  ve  müzik  eğitimine  Tahran Üniversitesi’nde  devam  etmek  için  Tahran’a  taşındı.Giriş  sınavını  kazanmak  için  bir  enstrüman  çalmayı  bilmesi  gerekiyordu.Malî durumu nedeni ile gücü ancak bir  Setar  almaya  yetmişti.

1994  yılında  üniversiteye  girdi.Burada  ağırlıklı  olarak  müzik  ve  tiyatro  eğitimi  aldı.Üniversitedeki  klasik  öğretim sisteminden  memnun  değildi.Klasik, geleneksel  İran  müziği  ile  yakından  ilgilendikten  sonra  denemelere  başladı ve  bu  geleneksel  müziği  modern  yöntemlerle  birleştirip  sentez  yaptı.Bu  çalışmaları  bazı  kesimler  tarafından kabul  görmedi  ve  çok  sık  zorluklarla  ve  engellemelerle  karşı  karşıya  kaldı

İran  müziğini  alışılmamış  bir  şekilde  uygulaması  ve  şarkılarının  değişik  tarzı  nedeni  ile, üçüncü  yılında üniversiteden  atıldı.Üniversiteden  atıldıktan  sonra  Tahran’da  üç  konser  verdi.2000  yılından  bu  yana  rock  müzik ve  caz  onun  için  önemli  hale  geldi.Bu  iki  müzik  türünü  geleneksel  İran  müziği  ile  birleştirdi.Bu  denemeler  çok kötü  bir  teknik  ile  kayda  alındı.Bu  kayıtların  bir  kısmı  kopyalandı  ve  tüm  İran’da, birçok   insan  tarafından sevilerek  dinlendi.2006  yılında  özel  konserler  vermeye  başladı  ve  aynı  yıl  Uluslararası  Rotterdam  Film Festivali’nde  “Hotspot Teheran”  konulu  etkinlikte  sahneye  çıktı.Çok  başarılı  olan  bu  konser  sonrası  Hollanda  radyosunda  onunla  bir  söyleşi  yapıldı  ve  konserden  bazı  eserler çalındı.İran  sınırları  dışında  Mohsen  Namjoo özellikle  “Sound of Silence”  isimli  belgeselle  tanındı.Bu  belgeselde  Amir  Hamz  ve  Mark  Lazarz, Namjoo  ile  birlikte,  İran’ın  diğer  öncü  müzisyenleri  O-Hum, Hich-Kas  ve  Emad Bonakdar’ı da  göstererek, Tahran’daki Underground  müziği  anlatıyorlardı.

Mohsen  Namjoo, Mojir  adındaki  şarkısında  henüz  9  yaşındayken  vefat  eden  dedesiyle  düet  yaptı.Şarkının sonunda  duyulan  ses  o  sırada  kanser  olan  dedesine  aittir.Namjoo, kardeşiyle  birlikte  dedesinin  Mojir  Dua’sını okuduğu  esnada  sesini  kaydedip, bu  kaydı  yıllar  sonra  şarkısında  kullanıp  dedesini  onurlandırdığını  söylüyor.Mohsen  Namjoo  ülkemizde de konserler  vermiştir.Eğer imkanınız  varsa  ve  onu  dinlemekten  keyif  alıyorsanız  mutlaka  konserlerine  gitmenizi  öneririm.Fars  müziğinin  önemli  sanatçılarından  biri  olan  Mohsen  Namjoo’yu dinledlğim  her an  ilk  duyduğum kadar  seviniyorum.İnsanları  birbirine  bağlayan  müzik  hayatın  vazgeçilmezidir.Hiçbir zaman  müzikten  kopmayın.Her zaman  ve  her  yerde  farklı  müzikleri  dinlemeyi  tercih  edin.Farklılıklar  dünyasında  farklı  bir  ses  olun.

What do you think?

3 Beğeni
Upvote Downvote
Yeşil Yazar

Written by Furkan Korkmaz

Bir cevap yazın