in

Niye intihar ettiler; yazarlar?

Buna benzer bir yazıyı ilk gördüğümde çok şaşırmıştım, “neden?” diyerek. Bana o kadar abes gelmişti ki… Ne dertleri olabilirdi ki zaten, onlar ekmeğini kalemiyle kazanıyorlardı. Yazı dünyasının bu başarılı simaları neden canlarına kıymıştı? Her yazıda bahsettiğim gibi, bir soru üzerine kalkıştım bu işe ve onların dünyalarına adım attım.

Yazamadıklarını ölümle tanımlayan Virginia Woolf, II. Dünya Savaşının yarattığı kasvetli ve boğucu atmosferi yüzünden, ceplerine taş doldurarak Ouse Nehri’ne attı kendini. Kocasına bir mektup bırakmış, yeniden o günleri yaşayamayacağını belirterek ölüme atlamıştı. Kendisi günümüzün feminen ve çok sevilen yazarlarından artık.

Devrimlerden yorgun düşen şair Mayakovski de ölümü seçenlerden… İnsanların ideallere, yeniliklere karşı beslediği inançsızlıkları onu bunaltmış, kör ve umutsuz aşkları da buna sebebiyet verince intihara yollanmıştır seçkin şair.

İran’ın Kafka’sı olarak bilinen Sadık Hidayet, anlaşılamamanın verdiği acı kırıklık yüzünden bu çukurlara düştü. Şah yönetiminin, Şii ulemanın asla sevmediği yazar ciğerlerine hava gazı solutarak yaşamına son verdi.

Edebiyatımızda ünü pek bilinmeyen simalardan Beşir Fuat da yazık ki ölümü seçenlerden ve ayrıca ölümü tarif ederek bu sıraya girenlerden… Bileklerini keserek o anı kağıda aktarmasa belki de ölümü  tasavvur edemezdik, kim bilir…

Yaşadıkları ruhsal sancıları, hayatta tutunamayanları yazmaya devam edelim. Bunları bilmeden edebiyatı kavramak zor olacağa benziyor çünkü.

Palto’nun eşsiz yazarı Gogol, ruhi sorunlarına çare bulamıyor, kendini daha sonrakilerin de benimseyeceği “ölüm orucuna” adıyordu. 9 gün hiçbir şey yeyip içmedi ve acılı bir sürecin sonunda kıvranarak öldü.

Japon milliyetçisi Yukio Mişima, düşüncelerini özetleyen kısa bir manifesto yayınladıktan sonra geleneksel Japon intihar biçimi olan harakiri yaparak yaşamını sonlandırmıştı. Bununla kalınsa iyiydi elbette ama intiharı tamamlamak için bir fedai de yazarın başını kılıçla keserek sonlandırdı. Oysa önemsemediği yazma yeteneğini keşke iyi bir şeyde kullansaydı demeden de edemiyoruz.

Türk edebiyatının göze görünmez yazarlarından Sadullah Paşa, Viyana’da iken hava gazı borusunu içerek diğer kıyıya ulaşmayı başarmıştı. Viyana’da aşık olduğu bir kadın yüzünden ve Abdülhamit dönemi istibdadından ettiği intihardan dolayı gösterilen sebeplerse muhtelif.

Jerzy Kosinki de yazamadıklarını ölümle dışarı atan bir yazar. Bunalımdan çıkamayıp evinin banyosunda kendini naylon poşetle boğarak intihar etti.

Karl Marks’ın kızı Eleanor Marks onunla evlenmeyi hep reddeden sevgilisinin ihaneti yüzünden gizlice temin ettiği hidrojen siyanürle yaşamını noktaladı.

Edebiyatı edebiyat yapan bu daha ismini yazamadığımız sayısız yazar, kendilerini kurtaramadıkları acılardan kaçışı kendileri sonlandırarak başardılar belki evet, ancak intihara cesaret edip de başaramayanlar? Onları başka bir yazımızda irdelemek amacıyla…

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Sarı Yazar

Written by Raziye Sayaslan

Bir cevap yazın