in

Saat

21 Kasım 2020, saati bilmiyorum yelkovan akrebi kaybetti, senin beni kaybettiğin gibi.

Hani kavuşmamıza ramak kalan o gece, demiştin ki bana tüm saatleri toplarım senin için, baş   başayken zaman dursun ve seninle hep biz olarak, bir olarak yer kaplayalım şu koca evrende, zamansız ve mekansız, yekpare. Demiştim ya ben de peki biz ne olacağız diye sana, saat bizim hikayemizdi çünkü, sense anlamadın günümüz ilişkilerinin ağzına sakız ettiği klişe bir aşkım biz şimdi neyiz sorusu sandın bunu ve tepkin de klişe oldu, kaçtın. İlk kez gözlerini devirdin o gece bana, o sırada gördüm gözlerinde sevdiğin başka bedenlerin yansımasını, kısa bir an kendimi de görünce anladım ben senin için diğerlerinden farksızdım, oysa sen oysa sen benim için…

Hikayemizde akreptim ben, hep kaçmak istedimse de senden, dönüp dolaşıp sana geldim, sen de hiç bırakmadın ki peşimi hep ardımdan geldin, ne kadar ayrı olduysak o kadar da aynı olduk seninle, kaçtıkça ben kovaladın sen, yakalanmak istedim sana çünkü bulunmak istedi bendeki, seni seven yerim, sense ardıma düşmemeye başladın, ben de durdum ve anladım asıl kovalayan bendim, senin için zamanı durduracağım sevgili, uğruna tüm saatleri toplayıp zamanı durdurmak istediğin kadın olmak isterken, tam da şu anda kendi zehrimi içip durduracağım zamanı, ayrı kalmak için senden, dönüp dolaşıp gelmemek için bir daha sana, gelmemen için bir daha bana, ellerim titremeye başladı, demek fazla zamanım kalmadı. Basitti aslında yapmamız gereken tek şey birlikte olup insanlara zamanı göstermekti, sahi hatırla ne de güzeldik biz birlikte, insanlar imrenirdi hep sana, bana, bize, hikayemize…

Ben saatleri gösterirken, beni dakikalarla aldatan yelkovan sen, buna dayanamadım, karşıma çıkan her dakika bilmiyorsun nasıl da hatırlattı seni bana, nasılda beni sevmeyişini hatırladım dakika dakika, beni nasıl da güzel sevmedin ama nasıl da sevemedin, ben bu dünyada ancak sen kadar sevilmedim.

Bir zamanlar diyordum insanın içi nasıl kan ağlar, bak içim kan ağlıyor şimdi, demek böyleymiş. Olanlar o kadar yüreğime oturmuş olmalı ki, tüm duygularım felç oldu, hiçbir şey hissedemiyorum artık, kötütüm bir sevda uğruna kayboldum buhranda, sen gezinmeye devam ederken başka kollarda. Dudaklarımdan süzülen kırmızı sıvı daha da koyulaşıyor, yazamıyorum artık elim kalemi tutamıy…

What do you think?

2 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Elif Nur Oranlı

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler okumaktayım. Yeni diller, kültürler keşfetmek, yeni dostlar edinmek en büyük üçüncü hobim, ikincisi resmetmek, ilki yazmak. Kendimi geliştirmek için buradayım.

Bir cevap yazın