Eski bir şehirde bir istasyon
İstasyonda duyuluyor ince ince, düdük sesleri
Kimine göre tatlı, kimine göre acı ve garip
Ağır ağır ötüyor düdük, bir vakit geldi yine
Kalkıyor
21.45 Ekspresi
Başlıyor işte yine uzun, bitmez denilen bir yolculuk
Son kez el sallıyorlar birbirlerine
Trendekilerle perondakiler
İçlerinden birisi var ki
Orta boylu, ince, sarışın bir zat
Yerinde duruyor öylece, sessiz sedasız
Oturduğu yerden bakıyor anlamsızca
Sağına ve soluna
Yalnız gelmiş, yalnız gidiyor yine
Bu eski şehirden
Kim bilir, kaçıncı yalnızlık yolculuğudur bu
Bilinmez
Geçmiş yıllar geçer gözünün önünden
Bir film şeridi misali
Geçsin bitsin ister
Bu kahrolası zaman
Nerde, kaçıncı boş hayaldir bu, zaman geçmek nedir bilmez
Sanki durmuş saat, hareket etmiyor akrep ile yelkovan
Ne gelecek vardır onun için
Ne de dolu dizgin düşler
Gidiyor tren, son sürat hızla
Uzaklaştırıyor onu bu eski şehirden
Ve yine yaklaştırıyor bu tren
Onu bir başka yalnızlık şehrine
Bu günlerde yoktur, bulamaz
O eski dostlarını
Gidiyor son hızls, 21.45 Ekspresi
Akşamın karanlığında ve kışın soğuğunda
Birbiri ardına tünellere girip çıkarken
Dalıyor bomboş uykulara
Ve kim bilir onunla beraber
Kaç sürgün gidiyor bu trende
Ve yine binlerce sürgün gibi
Götürüyor soğuk, uzak sürgünlere bu yolcularını da
21.45 Ekspresi
20.01.2015