in

Başkasına ne hacet!

Sonuç odaklıdır insanoğlu. Peki çabamıza kim bakar?
Çabamıza Allah bakar, insanoğlu sonuca. Sonuçta duadır çaba. Duasız ne önemin var ki hatta.
“Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar.”
Yani insanlar için hep böyleydi. Sayısal sonuçlara bakar derleroğulları.

Kaç kilo verdiğin, kaç para kazandığın, kaç yaşında olduğun, kaç şehir gördüğün, kaç yanlış yaptığın, kaç okul bitirdiğin, kaç puan aldığın, kaçıncı olduğun, kaç enstrüman çaldığın, kaç kitap okuduğun…

Mesela öğrenci minnacıkken okula başlar, robot gibi olması istenir, ödevlerle, sınavlarla, bazen de kompleksli öğretmenlerle başa çıkmaya çalışırken bulur kendini. Daha çocuk olacaktı aslında o. Daha hayalleri vardı. Daha yeni oyuncakları vardı oynayacaktı. Arkadaşlarıyla vakit geçirecekti. Çiçekler toplayacak, baharın keyfini çıkaracaktı Ama onlar önemsiz! Hayat bilgisi dersinden ödev var, 10 kere baharı anlatan yazıyı yazması lazım (!) Sabah sabah sıcacık yatağını bırakır buz gibi soğukta okul yolunu tutar. Öğretmeni 6-7 saat konuşur o dinler. Öğretmeni “Ben en son ne dedim?” sorusunu cevaplayamadığı için azar işitir. Aslında pürdikkat dinlemiştir ama bir saniyelik boşluğuna gelmiştir ve radara yakalanmıştır.Sene sonu gelir karneler dağıtılır.”Takdir mi aldın teşekkür mü ?” sorularına boğulur çocuk.” Her şey bir kağıt parçası için miydi yani??” demek ister.Ama diyemez. Dememeli.Çünkü onun çabaları, öğrendikleri, çözemediği soruları öğrenmek için verdiği mücadele, üzgün de olsa yorgun da olsa hasta da olsa pes etmeyişi çokta önemli değil. Derken yıllar geçer böyle şikayet etmeye hakkı yoktur. Çekmek zorundadır aksi halde sınavlarında iyi puan alamaz (!).Üniversite sınavına deliler gibi çalışır belki ama sınavdan sonra” Ne kadar çabaladın? Ne kadar azmettin? Ne kadar yoruldun?” yerine “Puanın kaç?” gibi iki kelimeye sığdırırlar kocaman yılları.
Mesela kişi birikimiyle bir araba alır.” Ne kadara aldın? ” diye sorarlar. Birikimi yapana kadar ne kadar yorulduğu kimsenin umurunda değildir.
Kilo vermek isteyen kişinin tuttuğu diyetleri azimleri soran olmaz. “Kaç kilosun sen?” sorularında bunalır sonra.
Bunlar gerçekler… Peki tükenmişlik de neyin nesi? Ya da tembellik? Sordun bana neden bunlar diye? Bunlar bence sonuç odaklı olmaktan. Başkalarının ön yargıları altında kendini ezdirmekten. Dışarıdan pohpohlanma olmadan yapamayanlar gibisin belki de. İçinde seni harekete geçirecek gerçek motivasyonun yok demek ki. Ya da umudun…
Çabamızı önemseyen sadece Allah’tır. Bunu kalbine hissettirdiğin an derdin binden bire iner.Ondan başka seni anlayanın olmadığını bilir, mahlukattan anlayış beklemekten kurtulursun mesela.
Dedin ki şimdi ” Ee, O var,başkasına ne hacet!”
Evet, haklısın!

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Betül Sena Kılınç

Betül Sena genç olmasına rağmen macera dolu bir hayatı var.6 şehir değiştirmiş 8 farklı okulda okumuştur. Şu an makine mühendisliği ile cebelleşmektedir. Okumayı, yazmayı,öğrenmeyi, araştırmayı, deneyleri, bilimi, doğayı, sanatı, sinemayı, gezmeyi çok sever. Rabbi ,Peygamberi (sas) ,ailesi önceliklidir her zaman. Keman tıngırdatır, yağlıboya, akrilik, karakalem, tezhip çalışmaları vardır.

Bir cevap yazın