in ,

Yüksek duygusal zekaya sahip insanların yapmadıkları 8 şey

Duygusal zekâ sağlıklı bir ilişki kurmanın temellerini oluşturan gerekliliklerden bir tanesidir. Bizim için kendimizi ve çevremizdeki insanların duygularını anlama ve bu sayede çevremizle iyi iletişim kurma konusunda bir rehber olma niteliğini taşır. Bu olmadan başarılı ilişkilerdeki doğal duygusal alışveriş dinamiği sizin kurmaya çalıştığınız iletişimde olmaz. Duygusal zekanın yeterli olmadığı durumlarda dostluklar çoğunlukla eğlenceden, rahatlıktan ve huzurdan uzak bir şekil alırlar. Bu yazıda size duygusal zekâsı gelişmiş insanların yapmaktan çoğunlukla kaçındıkları 8 alışkanlıklarını anlatacağım.

  • İşler kötü gittiği zaman birbirlerini suçlamazlar

Diğer bir deyişle, hayatlarını temiz ve sakin tutarlar. İşler istedikleri gibi gitmediklerinde ise karşılarındaki insanları suçlamak yerine durumu düzeltmek için ellerinden ne geliyorsa onu yapmaya çalışırlar. Bazense olayları akışına bırakırlar ve değişimi sağlayabilecek insanlara güvenirler. Bu aslında kişisel sorumluluk ve dürüstlük ile ilgilidir. Zaten problemler üst üste binmişken kalkıp bir de karşıdaki insanı hedef göstermenin sorunları çözmeyeceğini bilirler.

  • İnsanları manipüle etmeye çalışmazlar

Karşımızdaki insanı manipüle edip işlerin istediğimiz gibi gitmesini sağlamaya çalışma eğilimimiz, aslında istediğimiz şeyleri elde edemeyeceğimizi anlayıp kendimize güvenimizi yitirdiğimiz zamanlarda ortaya çıkar. Duygusal zekâsı yüksek insanlar bu tip bir durum yaşandığında neler olup bittiğini hemen anlarlar ve kendileri istediklerini elde etmek için bu şekilde davranmaya ihtiyaç duymazlar. Bir şey istedikleri gibi gitmediğinde büyük bir hırs ve kibirle sırf istedikleri olsun diye kendilerini ve çevrelerini yıpratıcı bir biçimde zorlamazlar.

  • Mükemmellik arayışında değildirler

Bu tip insanlar sınırlarını ve limitlerini bilirler. Ne konuda iyi olduklarını ne konuda eksiklerinin olduğunun çok net bir biçimde farkındadır ve karşılarındaki insanların da bu şekilde davranmaları arzusundadırlar. Onlar hiçbir zaman bir iş görüşmesinde ya da herhangi bir ilişkinin içinde karşılarındaki insanların sınırlarını aşan davranışlar yapmaları konusunda baskı uygulamazlar.

  • Başkalarının onları sürekli olarak mutlu etmelerini beklemezler

Eğer biz kendimizi sevmiyorsak, diğer insanlardan bizi duygusal olarak yüksek bir seviyeye çıkarmalarını bekleyemeyiz. Eğer kendi hayatımız boyunca kendimizle kaliteli zaman geçirmeyi başaramıyorsak, başka bir insandan iyi zaman geçirme ödülünü her daim bize vermesini bekleyemeyiz! Eğer biz kendimizi mutlu edebilecek kapasiteye kendi başımıza sahip değilsek, başkalarının bizi “mutlu etme” gibi özel bir gücü yoktur.

  • Değişmekten korkmazlar

Duygusal zekâsı yüksek insanlar çevrelerinde olup bitenleri oluruna bıraktıkları zaman işler istedikleri ve bildikleri gibi gitmemesinden, yani değişimden korkmazlar. Obsesif bir şekilde bağlı kaldıkları katı kuralları yoktur. Bunun yerine, değişimin getirdiği fırsatları değerlendirip değişimi kabul etmeyi tercih ederler.

  • Kin tutmazlar

Kin insanların ilerlemesini ve potansiyelini göstermesini engelleyen en büyük duygusal engeldir. Bu duyguya sahip insanlar aslında başkalarından çok kendilerini cezalandırırlar. Duygusal zekâsı yüksek insanlar kendilerine yapılmış kötülüklere tabi ki göz yummazlar. Ancak kin tutmak yerine, bu yıpratıcı duyguyu bırakarak kendilerini geçmişe takılıp kalmaktan kurtarırlar.

  • Duygularının onları yiyip bitireceğini düşünmezler

Kötü hissetmenin hayatlarının sonu olduğunu ya da herkesin onları terk edeceğini düşünmezler. Duygularını oldukları gibi kabul edip bunların yaşamın doğal akışının olduğunun farkındadırlar. Duygularımızı hissetmek insan olmanın doğal bir parçasıdır. Eğer duygularımızı hissetmeyi ertelersek, asla tam olarak iyileşemeyiz. Duygularımıza yapışıp kalmaktan çok onları sağduyulu bir biçimde hissetmek zihnimizi geçmişten ve gelecekten kurtarıp anı yaşamamız için almamız gereken duygusal sorumluluğumuzdur.

  • Olanı abartmaz ve kendi yarattıkları dramaların içinde kaybolmazlar

Bu tip insanlar sıkıntılı durumları fark edebilir ve bunlarla en az hasarla durumu büyütmeden baş etmenin yolunu bilirler. Bu gibi durumları büyütmenin gereksiz kaos oluşturabileceğini ve sadece olumsuzluğu besleyeceğini bilirler. Yaşamımız boyunca tarafımızı seçmeliyiz. Nasıl bir hayat istediğimiz kendi ellerimizde.

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Pınar Eldemir

Merhaba,

Siyaset, sosyoloji, edebiyat ve kültür derken kendimi yazıyor buldum.

Bir cevap yazın

Bir Yorum