in

Bir iç döküntüsü meselesi.

Yoruldum.

Mecnun: Hayal mı kırıkları müzesi? O neymiş ya?
Dede: Herkesin kurduğu kimi küçük kimi büyük hayaller vardır. Bu hayaller bazen gerçekleşir bazen gerçekleşmez. Ama insan eninde sonunda insan mutlaka hayal kırıklığına uğrar. Uğraması da gerekir çünkü bu onu hakikate bir adım daha yaklaştırır. İnsan olduğunun farkına varmasını sağlar. Ve yeni hayaller kurmayı öğrenir.
Mecnun: Ee sonra ne oluyor?
Dede: İşte sen de herkes gibi bütün hayallerinin gerçek olmasını istiyorsun.
Mecnun: Evet.
Dede: Ama bu mümkün değil evladım.
Mecnun: Niçin?
Dede: Hayallerin gerçekleştikçe sen hep daha fazlasını isteyeceksin. Hep daha büyük hayaller kurmaya çalışacaksın. Hiçbir şey sana yetmemeye başlayacak. Hayallerin giderek büyüyecek, büyüyecek, büyüyecek. Ve günün birinde mutlaka hayal kırıklığına uğrayacaksın. Unutma evlat; hayallerin ne kadar büyük olursa hayal kırıklığı da o kadar gürültülü olur.

Bu diyalog Leyla İle Mecnun dizisinin 35. bölümünün can alıcı noktasıydı sevgili okur. Tabii benim için. Leyla İle Mecnun’un üzerinden geçen onca sene oldu; dönüp ara ara izlediğim sahnelerin başını çekti bu diyalog. Ara ara izlediğim zamanların da hayal kırıklığı hissettiğim zamanlara denk gelmesi ne büyük tesadüftü. Tesadüfe inanmayan ben olunca anormal bir durum tabii bu.

Hayat, hayal kırıklarının toplamı mı anların yaşandığı zaman dilimleri mi bilmiyorum sevgili okur. Anı yaşamak, hayata tutunmanın tasviri benim için. Geçen zaman için yapabileceğim bir şey yok, gelecek zaman için gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmediğim planlarım var elimde sadece. Ama şimdi, şu anı yaşadığım zamana karar verebiliyorum. Acısıyla, tatlısıyla, üzüntüsü ve kederiyle, mutluluğu ve yaşama sevinciyle elimde olan tek şey şimdi. Yaptığım seçimler, sonucu ne olursa olsun benim. Karar verebildiğim tek şey şu an. Oysa geleceğe dair beslediğim ve büyüttüğüm her hayal omzuma koca bir yük. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmiyorum, bilemiyorum. Koca bir belirsizlikler silsilesi dağı önümdeki. O dağı aşıp aşamayacağımı dahi bilemiyorum. Çünkü bunu daha önce de gördüm. Geçmişime dönüp baktığımda o dağı aşamadım. Aşamadım ve ellerimde sadece hayal kırıklarım kaldı. Kan revan içinde kalan hayallerim ve ellerimi paramparça yapan kırıkları..

Şimdiye bakıyorum. Şimdiyi yaşıyorum; yaşamaya çalışıyorum. Ama hayal kurmamaya özen gösteriyorum. Hayallerimi ne kadar büyütürsem kırıklarının da o kadar can yakacağını biliyorum çünkü. Sen sen ol sevgil okur, hayallerinin canını yakmalarına izin verme. Canın yandıkça kendini unutuyorsun. Kendin olmaktan vazgeçiyorsun. Kendini unutma. Yorma. Yorulma. Var ol sevgili okur. Var ol ve yaşa!

Umutlu yarınlara..

Sana o kesit geliyor sevgili okur;

Hayal Kırıklıkları Müzesi

What do you think?

2 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Nurcan Hıdır

Bir cevap yazın