in

Bir takım bilmukabeleler

Kimse inandıramazdı oysa, kaybedilen kalemler kadar değerimiz yoktu. Değersizleştirilen her bir gölgenin takipsizliği var şimdi üzerimizde. Ortalık leş kokuyor, dayanılmaz ıslaklık. Akşam kadar sessiz köşebaşı, geriden geriye yankılanıyor. Bestelendi mesela çığlık çığlığa bir dize ya da kaçtı dumanı görünen gemi. Belki hiç gelmedi sabah treni belki biz gör-e-medik. Yetişmek isterken düştük ya zaten, kanadı ya her yanımız, açıldı ya kaşımız. Tarihin büyüsüne bak hemen, aç pencereyi. Yankılanan geçmişindir, hatırla. Sokakta bir bayram heyecanı, son havadis yine kapkara. Baktığın düne bugün diyemeyeceksin, bugünse varolan yarını kaybedeceksin. Utanma bak, avcuna dolan geçmişine bak. Varedilen buysa, önüne atla son sürat yarış atının. Samimiyetsiz şarkılar dinledin, artık akıllan. Lidar abimiz demedi mi geçenlerde “Ben annem hariç sevdiğim her şeyde yanıldım.” Asansör bekliyorsun zemin katta, merdiven bomboş. Sarıldı, öptü, geçti. Hayır atlama sakın, atlama. Dur demedi sana, git d-iy-emedin ona. Rüzgar var yine sahilde, dalgalar ben gibi köpürüyor. Gülüyordum, üşeniyorum. Tanışmak istemediğim gibi hoşçakala mecalim yok. Sırayla alınan kararlara bir yenisini eklemek mesela, yokum ben artık. Yeniler sizin, hüzünlerim benim olsun. Sen ol çileklisinden koca bir külah dondurma, eriyeceksin biliyorum. “Son süreçte yaşananlar” şeklinde bir giriş ise tek cümlemiz, noktalar konulmasın. Sonra kafanı vur, vuralım. Yanlışlıkla değil, bilerek ve isteyerek. Noldu demeyelim ama, “yaşananların açıklaması olmalı” sözü tarih olmalı kitaplarda. Heybetli bir köprü yaptık mı demeyin keyfimize, karşıya geçilmez oldu seziyorsun. Dem vurdum, dem koydum ama dinmiyor rutubetli bir gecenin ayak sızısı. “Değiller yokuşu” şeklinde bir zımbırtı icat etseler mucidini öperim. Değil demek istedim izin verilmedi. Değil demek istiyorum kimse yok. Değil diyemeyeceğim çok kalabalık. Selamı sabahı kestim komşulara, çok unutkanım. Lügatlardan pas attıracak bir deyiş, kekemeyi konuşturacak bir sezgi ve seni utandıracak bir gözyaşı. İmkansızlar sıralamasında ilk üçü zorlar. “Demem o ki”lerin yerini sıcacık kahveler alabiliyorsa gecenin bilmem kaçında soluk yüzlü dudaklar, e hayrola sizin memleket nere? Balık olduğum yılları anımsıyorum. Çok kısa bir hikayesi var, anlatmak şeref borcu diyemeceğim zira bahsetmekte fayda var. Nefesimi tuttuğum her dakika yüzgeçlerime kan akıyordu. Yaşadığım yıllara inat ölüm sessizliği belki bir baloncuğun çehresine sığınmış, belki yosun kaplı derilerde cızıldıyordu. Sonumu düşünmek zor değil her balık bir gün ölür, birazcık erken öldüm. Reenkarnasyon laga lugası gerçekliği yansıtmıyor kanımca, hala balığım. Kedi olamayacağım biliyorum ama yine öleceğim. Şimdi sen ölümü bekle, yakında çoğalacak zaman-ı cümbüş. Yaşayacağım ben, üç günlük ömrümde dört gün yaşayacağım. Yarını düşünmeden değil, dünü unutarak nefes alacağım. Kedi olmak istemeyeceğim örneğin veyahut aslan kesilmeyeceğim. Kapı çalıyor, kim o diye biri yok. Dolaba saklanma, bilinenlere inat kapıdan çık. İşe yaramayan konulardan bahsetmek oldukça mümkün, meydan okurcasına zihniyete varet bilincini. Haklı oldun, zan altındasın, ifadeni ver. Merhaba kafka, bu böcek sen misin? Cantaneleri kalbimize tükürmüyorsa avuç içi onları karşılıyor. Ben yokum diyeceksen senin varlığın bir sır. Sırlar paylaşılmak için değil unutma, bölüşmek için. Pes dedim ben, pes ettikçe rahatladım. Kocaman bir mantarın gölgesinde uzanıyorum. Devasa mutluluklar ile doluyum, hüzünlerim benim olsun. Simaları hatırlamıyorum, unutmak kadar beteri yok. İlk alzheimer teşhisinin alman psikolog tarafından konulmadığına inanıyorum düşünemeyerek. Bildikçe kahroluyorum, Bilinçdışı bir unsur, kayalıktan düştüm, bir kaç kırık. Üç nokta, bla bla bla, hede hödö, falan filan ve bir takım bilmukabeleler.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Zafercan Çapar

cokgzafer@gmail.com

Bir cevap yazın