in

Evren, vazgeçiş, tesadüf ve ölüm üzerine bi müessese

Yaşanılanların rüya olmasını istediğimiz süreçleri eriyerek geçirmeye mahkumuz. Elbet gerçekliği sorgulatacak olayların bilhassa kişilerin egemenliği sürecek. Korkulanın başa gelmesinden korkmak anksiyete değil, verilen değerin sonucudur. Keza vakti zamanında bayram olan şimdilerde cenaze olabilmekte, cemaat ise durmadan tabut taşımaktadır. Hayrata kaldıysa iki yudum suyumuz, insan kendine toprak atabilmelidir.

Sürekli düşünülenin sürekli varedilmesi imkansız, biz de avunmayı 14045544 926543950787823 2394342380874436308 ntercih ettik. Bir başka insanı herşey yapmak hayatın yegane tatmini fakat herşey olan hiçbir şey ise durup düşünmek her canlının sorgulaması gerekendir. Bir takım hayallerin şimdilerde kuşaltılması gereken temenniler olduğunu farketmemiz bizi azaltan değil, azalan değerlerin kapışmasıdır. Kıyasın kalitesi de bu denli artacak, varolan sürecin geçebilirliğiaklınızı kemirecektir.

Zahmetli bir vazgeçiş, bağımlılığı hat safhada olan bir birey için zor olacaktır keza unutulmaması gereken unutulmayacak olandır. Mantıklı düşünememenin önündeki en büyük engel yokluktan varedilen kişi veya şey ise tabuları yıkmak farzın duygulara yansıması olacaktır. Korkulanın başa gelmesinden korkmaktayım. Korku korkuyu doğurur, endişe ettiğiniz her bir durum gerçekliği ile önünüze serilecektir. Çünkü evren budur, sistem bu şekilde işlemektedir. Eğer ki evrenin -karma meselesi- size hakettiğinizi verdiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Yanılmak sizi eksiltmez eksilen evrene olan tutkunuzdur. Bu döngüde bir şeyleri bir şeylere bağlamak ahmaklık, sebeplerin sonuca bağlılığı ise ahmakların kavrayabildiği bir çıkmaz sokaktır. Olan olmaktadır işte, ne biri bir başkasını düşünmekte ne de onu herşeyi yapabilmektedir. İstisnalar bu noktada devreye girmekte fakat kaidelerin bozulamayacağı aşikardır. Bu devirdaimde ciddi olan tek müessese ölümdür. Zilyon tane senaryonun gerçekleştirilemediği bu evrende insanın durağanlığı diğer oyuncuların performans düşüklüğüne sebebiyet vermemekle birlikte yönetmenin yedek oyuncuyu ısınmaya gönderdiği bir süreçte elbet mevcuttur. Evet bir takım değerler karşılık ister keza hayatı devamlılığı bu noktada devreye girer.

Anlamlandırma noktasında edilebilecek kelamların en başında ise değerlerin ironik düzeyde azalışı ve vazgeçişleri kabullenmek yatar. Şöyle ki, kabullenmek bir vazgeçiştir. Oturup “evet böyle oldu, tam olarak bu oldu, inanılması güç ama bu oldu.” demek kişinin tecrübelerine bir yenisini daha ekler fakat unutulmaması gereken bir nokta var ki o da tecrübelerin hiçbir boka yaramadığıdır. Tecrübe acıdır, bir yenisinin daha eklenmesi bir sonrakine yol göstermez çünkü olacak olan yine olacaktır. Kadercilikle eşit görülmemeli bu fakat varolan sürecin akıl almazlığı bir sonraki sürecin mantıklı olacağı anlamına gelmez.

Belli başlı tesadüfler vardır insan hayatında, anlam aramak keza bulduğunu zannetmek yine tesadüfler ile gelen bilinemezliktir. Gerçekleşen şeylerin bilinemezliği apaçık ortadadır, bir kişinin vazgeçişini anlamak bu sebeple acizliktir. Vazgeçen vazgeçmiştir, vazgeçilen kişi için tesadüften öte değildir. Neden mi vazgeçmiştir peki, vazgeçmiştir işte. Canı sıkılmıştır, sizden sıkılmıştır, ona sıkılmıştır, buna sıkılmıştır. Bu vazgeçiş, vazgeçilen için sebep aranmasını gerektirmez.

Yol yoldur, yolda olan yürür ve yürümeye mecburdur. Sistem bunu ister, evren bunu arzular. Kişinin arzuladığı ise aç bir köpek gibi çevresinde dolanan evrenin istediğini alamamasıdır. Ancak arkasında sebep aranmayacak her olay evrene istediği kemiği atarak kişiyi acımasızca eritecektir. Kişi bitecektir, bittikçe yeni bir anlamsız tesadüfü bekleyecektir. Tesadüflerin en ciddisi ise bir gün tesadüflerin son bulacağı ölümden başka bir şey değildir.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Zafercan Çapar

cokgzafer@gmail.com

Bir cevap yazın