in

Bir Takım Sorgulamalar

Çaresizlik, vazgeçmişlik, kabulleniş.. Sanki bu hislerle var olmuşum gibi. Kendimi bildim bileli çabuk pes ettim, hatta pes etmekten başka hiçbir şey bilmedim. Çocuk oyuncağı gibi yok saymak beni. Başkalarına vermek için o kadar fazla aklım varken kendime döndüğüm her an benliğimden koşarak uzaklaşmak istedim hep. Zihnimle bitmek tükenmek bilmeyen kavgalarım ve her seferinde yüzleşmek zorunda kaldığım yenilgiler.. Hayatımı bu döngünün dışına çıkaracak ne cesaretim ne de kendime saygım var üstelik.

Elbette güneşi ve rüzgarı her tenimde hissettiğim gün, benim de hayat mücadelesinde odağım değişiyor, bazen iç seslerimi bastırıp gülümseyebiliyorum bile. Ama tek başıma kaldığım anlar, en çok kendimden uzaklaştığım zaman dilimleri. Var gücümle kendimi dinlememek için oyalanıyorum. Oysaki zavallı insanoğlunun hayatında herkes geçiciyken sonsuza değin sahip olacağı tek varlık kendisiyken..

Her şeyin farkında olan bir çaresizlik benimkisi, körleşmiş bir bunalım değil. Hep vardı. Belki de hep olacak. Çünkü o farkındalık sahibi olmakla yetinmeyen, farkındalığını eyleme dökme cesaretine sahip olan insanlardan olamıyorum, olamayacağım.

Su, oksijen, biraz da besin. Bir bitkiyle ihtiyaçlarımın farksız olmasına şaşırmıyorum artık. Tüm insani duygular beni daha da çok tüketti. Yanlış anlaşılmasın, kimseyi suçlamıyorum. Benim insanlara verebilecek bir şeylerim hiçbir zaman olmadı, o yüzden hep bir yalnızlığa mahkum olmamı da olağan kabul ediyorum.

Kendime üzülmüyorum ama kendimden de çok özür diliyorum. Ne zaman daha yola çıkmadan yönümü kaybetmeye başladım bilmiyorum, ama her gün o güne lanet ediyorum. Kendini sorgulamaktan bir türlü uçuşa geçemeyen bir kuş.. Sonrasında da uçmanın ne demek olduğunu bile unutuşu.. Kendimi tarif etsem aynen bu şekilde ederdim. Ne eksik ne de fazla..

What do you think?

3 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Sadece Gizem

Bir cevap yazın