in

Es Paragraf Ve Çocuk Nefesleri

-Ağır semah döngülerinde bir damla ateş
bir kaç kemik yangını-

Tiftikli yoksunluklar konuşuyor defalarca zihnimde
Aralıksız duraksız düşünce trafiğinde kayboluyorum
Uzun saçlı hüzünler geçiyor üzerimden
Çokça dolaşık
Çokça tarağa hasret kehribar sarısı

İskambil kağıtlarından yapılmış evlerimden birinde
Paslandıkça bekleyişleri demirden kadınlarımın
Sabah, kül rengi parmaklarını uzatıyor
Tozdan çatlamış derime
Kıyımlı düzeneklerde doğranıyor heveslerim
Yazıldığı gibi okunmayan yabancı bir dilmiş gibi
Alnıma mıhlanıyor baruttan bir tiz
Kesiliyor gülücükleri sabilerimin

Fizahı ayyukta akisler,
Gözlerim sır süzen hi’lâl bakışlı
Zamandan başka geçen hiçbir şey yok
Toprak nefesli hanelerin önünden
Paçavralara sarınmışcasına boğuk çıkıyor sesim
Kısır saatlere yenik süngülü bir hüzün
Kavga ediyor birbiriyle yarısı eksik yüzüm…

Yüzüm ki;
sandaleti ayağına bol gelen küçük çocuk
Yüzen fındık kabuğu, takatsiz kayık
Saçlarıma karışıyor sahillerin kumları
Yolup atıyor başından büyük okyanus

Fikrimin sancısında bir dalgakıran
Karanlıkken bütün şehrin pencereleri
Ufkun kızılını örtüyor bütün perdeler
Siyahın asil rengini kırbaçlarken beyazlar
Ruhumun koğuşuna diziliyor yaralarım
Yığılıyor us mahkemesine celse celse zulüm

Dokunuyor kalem ucum uzak mesafelere
Ölüm sonatı düşüyor uykularımın yamacına
Sessizlikle çevrelenip çöllerde kayboluyor köprü altı nehirler
Saklıyorum kuytularımda elvani çocuklarımı
Ağlıyor bütün kimliksiz ninniler

EbRu Asya //

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Ebru Asya

Bir cevap yazın