in

Bilgisayar Oyunlarının Hayatımıza Olan Etkileri

Oyun… Geniş bir kavram, derin bir mana. Biri ‘Ne yapıyorsun’ diye sorduğunda ‘Oyun oynuyorum’ dersen nasıl da basite alıyorlar seni. Çünkü insanımız birçok oyunun ne demek olduğunu anlamıyor. Geçmişten kalan ”Mario”, ”Pacman” psikolojisi hala akıllarında kazınmış durumda. Modern dünyada artık bunlar yok, kendimizi oyunun içinde hissedebiliyoruz artık. Ama onlar bunu bir türlü anlayamıyorlar.

Oyun kavramı insanın ilk ortaya çıktığından beri var. Bu yüzden oyun, tüm insanlığa malolmuş bir fikirdir. Sanal ortamdaki oyun ise oyunculara daha fazla şeyler sunmakta. Katili arayan bir dedektif, kendi çetesini kurmaya çalışan mahalle çocuğu, caddelerde ismini duyurup para kazanmaya çalışan bir araba yarışçısı, bilim kurgu filmlerden fırlamış son teknolojiye sahip silahlarıyla dünyayı kurtarmaya çalışan bir asker ve dahası. Çelik çomak, saklambaç gibi kavramlar geliştirilerek insanların evine sokulmakta.

First Person Shooter (FPS), Real Time Strategy (RTS), Role Playing Game (RPG), Adventure, Action, Platform, Simulation gibi yabancı isimlerde yer alan oyun türleri, oyunların genel türünü ifade ederken; aynı zamanda bunların Third Person Shooter, Japanese Role Playing Game (J-RPG), Western role Playing Game (W-RPG) gibi daha adını saymayacağım kadar alt türleri de mevcuttur. Hatta günümüzde sektör o  kadar çeşitliliğe gitmiştir ki, türlerin karışımından oyun türleri yaratmışlardır (Örnek: Action-Adventure). Öncelikle bu tür oyunların ne anlama geldiğine bir bakalım.

First Person Shooter (FPS): Bu tip oyunlar, karakterin gözünden oyunun dünyasına baktığımız türe mensuptur.  En güzel örneklerden biri Call of Duty serisidir. Bundan başka Battlefield, Far Cry, Left For Dead serileri de örnek olarak gösterilebilir. Genelde elimizde bir silah ile yıkım yarattığımız, önümüze geleni vurduğumuz bir türdür aynı zamanda. Birçok FPS, düşmanın nereden çıkabileceğini bu konuda dikkatli olmamız gerektiğini öğretmekte. Yıllardır internet kafelerde oynatılan, hala da birçoğumuzun vazgeçilmezi olan Counter Strike rakibin hangi yolu takip ederek gelebileceğini, bombayı hangi alana kuracağını ya da rehinleri nasıl kaçırması gerektiğini düşündürmektedir. Harita içerisinde teke tek kalan oyuncular dikkat kesilerek ayak sesleri üzerinden rakibini bulmaya dahi çalışmaktadır. Böylelikle olasılıklar üzerinde oyuncuyu düşündürmektedir. Bu oyunlarda bulunan mikrofon desteği ile oyuncular birbirleriyle konuşabiliyor ve birbirlerine destek olarak bir takım halinde yarışabiliyorlar. Bence bu gerçek dünyaya da etki ediyor, yani hayat içerisinde zor bir durumla karşı karşıya kalındığında ya da toplu bir okul ödevinde takım beraberliğinin öneminin ve bu durumun üzerinden nasıl birlikte gelineceğini gösteriyor bizlere.

Role Playing Game (RPG)RPG’nin olmazsa olması karakter gelişim ağacıdır. Hatta artık her karakter gelişim ağacı olan oyuna dikkat ederek RPG unsurları içeriyor denebilir. RPG, karakterin kendin istediğin gibi geliştirilmesidir. Hatta bazı oyunlar bunu öyle abartırlar ki karakterinin konuşmasını bile sen belirlersin ve bu konuşmalar sonucu oyun çeşitli yönlere gider örneğin bir şeyin iyi mi kötü mü olacağına sen karar verirsin. Bu konuşmalar ile oyundaki Npc’lerin (bilgisayarın yönettiği karakterler) sana olan bakış açısı değişir.

Oblivion, Dragon Age, Witcher gerçek birer RPG oyunlarıdır ve her bir oyunun kendine özgü bir konusu vardır, içlerinde sayısız okunabilecek kitaplar bulunur. Aylarca oynayabilirsin ve kendini oyunun içinde hissedersin. Oyun içerisindeki diyaloglarınla oyunun sonunu sen belirlersin.

Daha basit RPG oyunlar: Titan quest, Diablo bu oyunlarda karakter gelişim ağacı dışında pekibir RPG öğesi bulunmaz. Yani diyalog seçimi yoktur. Sınıfını seçersin ve adam öldürmeye başlarsın sonra karakter gelişim ağacından kendi karakterine yön verirsin.

Her türlü konuyu ele alan bilgisayar oyunları, kıyamet sonrasının nasıl şekil alabileceğine dair çalışmaları da bize sunuyor. Fallout, Stalker, Metro gibi Post-Apocalyptic; Resident Evil, Left 4 Dead gibi zombi İstilası konularını ele alan oyunlar ütopik bir çerçevede insanların hayatta kalma savaşını gösteriyor. Atom bombalarının yerle bir ettiği Dünya’da geçen Fallout, Nükleer Savaş sonrası dünyanın nasıl bir yer olabileceği hakkında mantıklı bilgiler sunuyor. Temiz su ve yiyecek sıkıntısı, mutasyona uğramış yaşamlar, anarşizmin kol gezdiği vahşi dünya oldukça korkutucu gözükmektedir. Bunun olabileceğine inanan bir çok insan var.

Fallout oynayan bir insan olası bir Nükleer Savaş sonrası, neler olabileceğinin farkında. Bombaların patlamasının ardından gelecek olan, Radyoaktif Kış zamanında nasıl bir yerde barınması gerektiği, para olmayan bir dünyada hangi eşyaların takasa değer bulunabildiğinin farkında. Bu konu hakkında Amerika’da yapılan bir tv programında bir çok anne-baba bunun doğru olduğunda hemfikir. Benzer şekilde salgın hastalık durumunda, kişiler bundan nasıl sakınılabileceğini biliyorlar. Dezenfekte edilmeden başkalarının eşyalarını kullanmaması gerektiğini ya da hasta olan insanlarla temas edilmemesi gerektiğinin bilincindeler.

Bu örnekler doğrultusunda oyunlar oldukça hayalgücü dahilinde gibi görünse de insanlığın yapabilecekleri ve yaptıkları ortada. Bir şekilde bu oyunlar insanın hayatta kalma içgüdüsünü harekete geçirmekte.

Age of Empires 2 ve Red Alert ününü duyurmuş strateji tarzında oyunlardır. Bu oyunlarda amaç belirli bir strateji izleyerek elimizdeki kaynağa göre en iyi birimleri çıkarıp rakibi askeri yönden yenmeye dayalı. Evet, aramızdan kimse gerçek hayatta kalkıp meydan muharebeleri yapmıyor ya da komşu ülkenin sınırından geçip başkentini almaya çalışmıyor. Ancak strateji oyunları, aynı bilmece oyunlarında olduğu gibi zekayı geliştiren oyunlardır. Topluluk bilinciyle hareket edilmesi gerektiğinin farkına varmak, şirketin başına geçen kimseyi yönetme konusunda onuaciz bırakmayacaktır elbet.

Yıllar önce alıp oynadığınız bir oyun unutulmazlarınız arasına girebilir; tıpkı bir kitabın insanın hayatını değiştirmesi gibi ya da bir filmin kişiyi derinden etkilemesi gibi. Sadece oyunun açılış müziğini bile duymak insanı geçmişe götürmekte. Mesala GTA SAN ANDREAS bende hoş bir duygu yaratmakta. Oyunlar insan psikolojisinde böylesine güzel hisler uyandırıyorsa eğer, günlük yaşamda vazgeçilmemesi gereken bir unsurdur.

Son olarak avantajlar: Hareketli oyun oynayanlar (Call of Duty, Battlefield gibi) gözleri keskinleşir.

Amerika’da yapılan araştırmada bu tip oyunların gözü keskinleştirdiği kanıtlanmıştır. Oyunda çok fazla detay oluşu, şahsın çok dikkat etmesini dolayısıyla da göz keskinliğinin artmasını sağlar.

Oyunlar özellikle strateji oyunları zekanı kullanarak mantıklı strateji yürüterek rakibi yenmeni sağlar bir nevi zeka seviyesini artırır.

Bazı oyunlar eğitimsel olur örneğin flight simulations veya real-life oyunlar.

Challenging Games sayesinde reaksiyon hızı artar ve hızlı düşünme yeteneği gelişir.

Bunlar iyi tarafları ama her şerde bir hayır olduğu gibi her hayırda da bir şer vardır. Kötü tarafları için öncelikle şunu belirteyim: bilgisayar oyunlarının saldırgan yaptığı gibi düşüncelere pek inanmıyorum ve sizin de inanmanızı saçma buluyorum. Mantıken bunun olması için oyun oynayan kişinin çok duygusal olması çok aşırı derecede oyunlardan etkileniyor olması gerekir. Bu da birçoğumuz için geçerli olan bir şey değil. Bunun dışında oyunlar, özellikle Single Player oyunlar, insanı ailesinden ve dostlarından uzaklaştırarak onu asosyal olmaya sürüklüyor. Bu tabi ki çok uzun süre oynayan insanlar için geçerli.

Çok fazla oyun oynadığında insan kitap okumak, sosyalleşmek gibi verimli şeylerden uzaklaşıyor. Çünkü başka işlerle uğraşman için zaman yetmiyor. Aşırı oynamak görme kabiliyetinin zayıflamasına da yol açıyor. Ama bu herkes için geçerli değil. Örneği ben uzun zamandır oyun oynuyorum ama gözlerim hala iyi. Bu durum insandan insana hatta bilgisayardan bilgisayara değişiyor bence.

Oyun Geek’i (bağımlısı) olduğunda hep yeni oyunlarla, daha güzel qrafiklerle oynamak istiyorsun ve bunun içinde pahalı bilgisayarlar veya ekran kartları alıyorsun ama bunlar çok masraflı şeyler. Bence bu insanoğlunun zayıf noktası ki bunu bilen oyun üreticileri hep daha ağır oyunlar çıkartıyorlar ki insanlar yeni yeni bilgisayarlara para harcasınlar.

Son söz: Oyun basit değildir.

EAT!

SLEEP!

GAME!

REPEAT!

What do you think?

2 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Valiko Aliyev

dead.

Bir cevap yazın