in

DELİ – Bir garip hikaye – 2. bölüm (BULUŞMA)

5 arkadaşın başından geçen olaylar

Göz kapaklarıyla güneşin kavga ettiği yeni bir güne uyanmıştı Mert. Güneş galip geldiğinde saat sabahın 9’una geliyordu. Yağların ve yemeklerin kokusu üzerine sinmişti. Bu kokulardan kurtulmak için duşa girdi. Duştayken buluşmayı düşünüyordu. Kafasında her zamanki gibi planını yapmıştı. Duştan çıkıp giyindikten sonra mutfağa yöneldi. Babasının bıraktığı boş şişelerin arasında bir tabak gözüne ilişti. Birkaç dilim peynir yedikten sonra ceketini alıp kapıya doğru yöneldi. “Ben çıkıyorum” diye bağırdı. Babası “Nereye lan Pazar Pazar diye” söylendi. “İşim var” diyerek geçiştirdi Mert.

Büyüdüğünden ötürü babasından dayak yemiyordu ama zorbalıklar devam ediyordu.

Ayakkabılarını giydi, dedesinden kalan yadigar torosa bindi. Kontrağı çevirmeden önce telefonunu çıkarıp whatsapp arkadaş grubuna;

“Çıktım evden, her zamanki yerde buluşuyoruz. Kerim hazırlan geliyorum. ” diye mesaj attı.

Her zaman olduğu gibi buluşmaya Kerim arkadaşını alarak giden Mert, Kerim’in evine doğru yola çıktı.

***

Aç bir adam olarak rüyasında ekmek kokularının arasından aylak aylak dolaşırken, birden cızırtı duydu. Var olan evrene ait olmadığını anlaması, uyanmasıyla bir oldu. Her zamanki gibi okuduğu kitap rüyalarına ilham kaynağı olmuştu. Ağrıyan boynunu tutarak doğruldu. Masada uyuyakalmıştı. Bir süre gözlüğünü aradıktan sonra eline temizleme bezini alarak silmeye başladı. Oldukça yavaş hareket eden Kenan, gözlük camlarına verdiği nefes onu daha da ağırlaştırıyordu. Birden telefonu 2. Kez titredi. Gözlüğünü taktıktan sonra telefonunu eline aldı. Mesaj gruptan gelmişti. Mert evden çıktığını yazmış Cemal’in “Ben zaten ordayım.” Yazdığını okudu.  Bir anda buluşma olduğunu hatırladı. Hemen üzerini giydi. Ceketini alıp, dışarı çıktı. Ayakkabısını giyerken, annesinin çamaşırları astığını farketti. “Nereye oğlum acele acele” diye söyledi annesi. “Arkadaşlarla her zamanki gibi buluşmaya” diye cevapladı Kenan.

Evinin açıldığı yıkık eski gecekonduların arasından caddenin karşısında bulunan mahalleye doğru yola çıktı. Sosyal eşitsizliği iliklerine kadar hisseden Kenan, bu duruma bir türlü anlam veremiyordu. Mahallesindeki bu yoksulluğa rağmen bu insanların nasıl modern binalar dikebildiğini anlayamamıştı.

Yolda ilerlerken Anıl’a mesaj attı.

“Uyandın mı?”

Ancak Anıl’a mesaj ulaşmadı. Yine internetini kapattı diye düşündü.

***

Camdan çok sevdiği arkadaşı Mert’in geldiğini görebiliyordu. Ancak dışarı çıkabilmek için Anne babasını ikna etmesi gerekliydi. Çantasını çoktan hazırlamıştı. Çantasında powerbank, astım ilacı, çakmak, havlu ve tshirt bulunduruyordu. Mutfakta kahvaltı hazırlayan annesine günaydın dedikten sonra salonda gazetesini okuyan babasının yanına gitti. Babasına da günaydın dedikten sonra hemen karşısındaki koltuğa oturdu. Babası koca gazete sayfasının üzerinden önce bir süzdü daha sonra gazeteyi katlayıp hemen yanına koydu. Gözlüğünü de çıkardıktan sonra “Günaydın oğlum” diye cevapladı.

“Haftalık 1 günlük iznimi kullanmak için geldim” dedi Kerim.

“Farkındayım”

“Çantana bakabilir miyim?” diye sordu babası.

Kerim çantayı babasına uzattı. Bir süre inceledikten sonra ;

“Annen de baktı mı çantana?”

“Kahvaltı hazırlıyordu. İlk önce sana göstermek istedim.”

“Annene de göster, sonra buraya gel”

Tekrar mutfağa yönelen Kerim;

“Anne çantama bakar mısın? Çıkmam gerekiyor arkadaşlarım bekliyor

“Ellerimi görüyorsun, müsait değilim. Çantanı masaya bırak babanın yanına dön birkaç dakikaya kontrol ederim”

Odaya dönen Kerim;

“Annem bakacak birazdan, seni dinliyorum baba”

Babası cüzdanına davrandı. Tam o sırada;

“Gerek yok, yeteri kadar param var” dese de Kerim, babası bir miktar harçlık verdi.

İçeriden annesi ;

“Oğlum, çantana baktım. Gelip alabilirsin”

“Teşekkür ederim, baba” dedikten sonra mutfağa doğru yöneldi.

Arkasından babası;

“Aradığım zaman ulaşabileyim”

Çantasını alıp, kapıya yönelen Kerim;

“Tamam, telefonum açık” diye cevap verdi. Dışarı çıktıktan sonra Mert’in arabasına doğru yöneldi. Arabaya bindikten sonra “Günaydın kanka” dedi. Mert;

“Gün aydı da karartacaktın az kalsın. Nerde kaldın”

“Her zamanki şeyler sanki bilmiyorsun” diye cevap verdi Kerim. Daha sonra;

“Bak bu Cemal yine geliyor, sinir oluyorum çocuğa. Bir gün başımıza iş açacak söyleyeyim ben sana” diye ekledi.

“Ne var oğlum, çocuğun zararı kendine, bize bir şeyi dokunmaz merak etme”

Buluşma yerine doğru yola çıktılar.

***

Kenan. Anıl’ın evine vardığında zile bastı. Birkaç defa daha bastıktan sonra kapı açıldı. Asansöre bindi. Aynada kendini düzeltirken asansörün kata geldiğini farketti. Asansörden indi. Anıl’ın dairesine doğru yöneldi. Tam zile basacakken, kapının açık olduğunu farketti. Yine de zile bastı. Anıl’ın annesi kapıya geldi.

“Hoş geldin oğlum, nasılsın?”

“Hoş buldum, iyiyim siz nasılsınız?”

“İyiyim ben de teşekkür ederim. Anıl için geldin dimi?”

“Evet, mesaj attım ancak, mesajım gönderilmedi.”

“İçeri gel istersen, kapıyı çaldığını görünce uyandırmaya gittim, uyandıramadım.” Dedi gülümseyerek.

Anıl’ın odasına giren Kenan, bir süre odayı süzdü. Kendi odasından o kadar farklıydı ki, bir an iç çekti. Dikkati Anıl’ın homurdanmasıyla bozuldu.

“Şşt, koca oğlan hadi kalk, bizi bekliyorlar”

“Sana diyorum”

Birkaç defa seslendikten sonra dürterek uyandırdı. Yarım ağızla yeni uyanan Anıl;

“Hoş geldin bro, saat kaç?”

“Ne saati oğlum saati mi kaldı, kalk hadi bizi bekliyorlar”

Anıl’ın yataktan fırlamasıyla giyinmesi bir oldu. Tam kapıya yönelecekken Kenan;

“Elini yüzünü yıkasaydın bari”

“Aa pardon doğru diyorsun, sen çık geliyorum hemen”

Dışarı çıkan Kenan bir süre bekledikten sonra Anıl’ın geldiğini gördü.

İkili buluşma yerine doğru yola çıktılar.

***

Çınar ağacının yaprak seslerinin altında yarı uykulu şekilde bekleyen Cemal, iki kişinin ona doğru geldiğini farketti. Gözlerini ovuşturduktan sonra daha dikkatli baktı. Bu kişiler Anıl ve Kenan’dı.

“Günaydın” dedi Anıl.

“Günaydın”

“Her zamanki gibi erkencisin” dedi Kenan.

Yine her zamanki gibi bu soruya sessiz kaldı Cemal.

3’ lü biraz lafladıktan sonra Toros arabanın onlara doğru geldiğini farkettiler.

Toros geldiğinde Mert ve Kerim olduğunu anladılar.

“Ne bekliyorsunuz? Davetiye mi? Atlayın arabaya” dedi Mert.

Herkes arabaya bindikten sonra sürekli gittikleri yere doğru yola çıktılar.

What do you think?

3 Beğeni
Upvote Downvote
Kahverengi Yazar

Written by Yakup Udül

Keyifli okumalar..

Bir cevap yazın