in

Şemsiye

Gönderen : Kemal Çerçibaşı

Küçük Ali ve annesi yıkık dökük bir gece kondu da kıt kanaat geçinip
yaşıyorlardı.
Ali o yağmurun şakır, şakır yağdığı gün ekmek almak için mahalle
bakkalı Hasan abinin bakkalına gitmek zorundaydı. Çünkü iki gündür
hasta yatan annesinin bunları yapabilecek takati yoktu. Komşuları Ayşe
teyze durumu bildiğinden ve komşuluk bunu gerektirdiğinden bir tas
çorba hazırlayıp komşusuna getirmişti. Küçük Ali parlak lastik
çizmelerini giyerek, eline şemsiyeyi alıp evden çıktı.
Yağmur da sanki acelesi varmışta bir yere yetişecekmiş gibi hızlı
yağıyordu.
Ekmeği bakkal Hasan abiden alan küçük Ali tam evlerine yaklaştığı
sırada küçük sevimli bir köpeğin sağanak yağan yağmurdan korunmak
için çatı altına sığınmış ancak bu kadar hızlı yağan yağmurdan
korunması pek mümkün olmamıştı. Sevimli köpek tir, tir titriyordu. Ali
durumu fark edince hayvana acıdı şemsiyeyi bir müddet elinde tutarak
onu korumaya çalışsa da yağmurun duracağı yoktu. Küçük Ali
koltuğunun altındaki ekmekten bir parça koparıp sevimli köpeği
doyurdu. Sevimli köpek sanki ona teşekkür edermiş gibi manalı bir ses
çıkardı.
Ali tam gitmek üzere oradan ayrılmak üzereydi ki durup sevimli köpeğe
bir baktı:
-Al ufaklık sanırım bu şemsiyeye senin benden daha çok ihtiyacın var.
Sakın kaybetme ha rahmetli babamdan kalan tek hatıra bu şemsiyedir.
Hadi hoşça kal dedi ve koşarak evine geldi.
Hasta anacığı yattığı yerden doğrularak:
-Ali’m nerede kaldın merak ettim. Hem sen neden ıslandın şemsiye
almamış mıydın yanına?
-Anacığım söylesem kızarsın
-Söyle kızmam
-Sevimli bir köpek saçağın altına sığınmıştı ama yağmur o kadar
şiddetliydi ki ıslanıyordu. Gönlüm razı olmadı şemsiyeyi ona bıraktım.
-Ah! Oğlum evlatçığım o babanın Şemsiyesiydi, köpek ne bilsin şemsiye
kullanmayı rüzgâr da uçar kaybolur gider. Ah deli oğlum benim.
Olayın üzerinden birkaç gün geçmiş şemsiye olayı unutulmuştu. Hasta
anacığı iyileşmiş hiçbir sağlık sorunu kalmamıştı. Küçük Ali maddi
imkansızlık sebebiyle burs alabileceği bir okula girebilmek için canla
başla çalışıyordu. Küçük Ali annesine sürekli:
-Anacığım ben okuyup doktor olacağım seni saraylarda köşklerde
yaşatacağım derdi.
Anası ise:
-Ah oğlum sen oku ben başka bir şey istemem diye yanıt verirdi.
Nihayet burs almak için imtihana gireceği gün gelip çatmıştı. Gece
yatmadan bütün derslerini ve notlarını gözden geçirmiş işin özü
haftalardır bir arı gibi çalışmıştı. Bu gün ise çalışmalarının meyvelerini
toplama zamanı gelmişti. Ali imtihana gireceği okulda iyi bir izlenim
bırakmak istediğinden en şık elbisesini giymiş süslenmiş son olarak ta
mavi bir kravat takmıştı. Artık büyük hazırlık her şeyiyle tamamdı.
Ayakkabılarını giydi tam kapıdan çıkacağı sırada aniden başlayan
yağmuru camdan gören küçük Ali duruma çok üzülmüştü. Gözleri
yaşaran Ali:
-Ah keşke bir şemsiyem olsaydı diye içinden geçirdi. O sıra duvardaki
kurmalı saat 12:00’yi buldu. Bu imtihana bir saati kaldığını
gösteriyordu. Acele ile evden çıktığında, o gün karnını doyurduğu
köpeğin onu kapının önünde şemsiyesi ile beklediğine şahit oldu. Olaya
çok şaşırsa da onu alarak imtihana yetişti.
Evine döndüğünde olayı annesine anlatan Ali köpeğe bahçede bir
kulübe yapmaya annesini razı etmişti. Ali o günden sonra köpeğinden
hiç ayrılmadı, karnını doyurdu ve ona baktı. Mutlu mesut yaşadılar.

“YARADAN NE İSTERSE O OLUR, YAPILAN BİR İYİLİK SONUNDA SAHİBİNİ
BULUR”

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Misafir Yazarlar

Misafir yazarlardan gelen içerikleri paylaşıyorum.

Siz de göndermek istiyorsanız detaylı bilgi ;
Misafir Yazarlık

Bir cevap yazın