in

Sen nasıl anne olacaksın?

Neler oldu? Zaman nasıl da aktı gitti gözlerimizin önünde, nasıl olduk da kaçırdık ellerimizden yaşamı? Bir adam, sana dokunurken nasıl cesaretliydi? Anlatsana biraz… Benim olan kadına veyahut boş ver! Bir kadına nasıl dokunabildi bir adam? Gözlerimden sakındığım gülümün dallarını kim, nasıl, ne için budar bir adam? Dallarına neden zarar verdirir bir kadın? çok mu güzeldi sevgiden, hiç düşünmedin mi? Devamlı kırıldığını, mahvettiğimi söylediğin yüreğin hiç sızlamadı mı? Ya da gerçek bir yüreğinin olduğundan emin misin? Şu acındırdığın halini bir adamdan mı öğrendin? Hem de sana zevküsefa içinden dokunan bir adamdan. Bu kadar ustalıkla yaptığın yüzsüzlüğü sana öğreten de kim? Ya da hala yaşamak… Yaşamayı nasıl öğrendin? Kirli bir bedende yaşamak nasıl? Yüreğin, vicdanın ciğerlerin kadar rahat nefes alabiliyor mu?

O adam nasıl çıkardı yüzünü? Gözlerimin içine bakarken ki yüzünün sahte olduğunu nasıl göremedim? Ben çaresizlik denizinde boğulan bir adamken sen nasıl yataklara düştün; bir kaç adamın koyununa? Nefret, kin, tiksinme… Ne önemi var şimdi? Ya öç almak? Ne olacak ki? Mutlu olacaksın değil mi? İstemem… Ne mutlu olmanı ne de mutsuz olmanı… İstemem… Ama eminin şuna: “Herkes yaşattığını yaşar!” Ama sen yaşam..a. Sende yaşa! Derinliklerine kadar insin yüreğindeki güvensizliğin dalgalar halinde geldiği acı. Sende, sende mahvol nefessizliğin içinde! Aslında ne desem boş… Kirli bedenin uçkuruktan başka neye aldırış eder ki!?

Kadın, sen hiç uyumaktan vazgeçtin mi? Sen hiç konuşmaktan vazgeçtin mi? Sen, ya sen! Bedenini açmaktan vazgeçmedin mi? Her şey bir kenarda. Aklımda çok merak ettiğim bir soru var: “Sen, nasıl anne olacaksın?” Çocuklarına ahlak dersi verirken yüzün hiç kızarmayacak mı? Ya da hoşnut mu olacak yüreğin ahlaksızlığı görünce? Çocuklarının da mensubu bulunduğu insanlığı yerle bir ederken alkış mı tutacaksın? O tuttuğun alkış, kirli bir el bedenini kirlettiğindeki gibi mi olacak?

Mutlu musun kadın? Benim aklımın ucuna dahi gelmediği, dokunmaya kıyamadığım bedenine başkalarının uçkuruğuna(!) değdirdiğine değdi mi? Şimdi yaşamdan, hayattan, büyümekten, hatalardan, doğrulardan bahsetsen ne olur ki? Ya da bahsederken hiç yüzün kızarmaz mı? Ha doğru, sonradan öğrendim; kızarmaz!

Sevgili okur, sen aldatıldığını fark edip –hem de defalarca- suskunluğuna sığdırdın mı bir yüreksizin ihanetini?

“İnsan, başkalarını aldatmak idmanını, önce kendisi ile yapar.” Refik Halit Karay

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Yeşil Yazar

Written by Evren Sarı

"Kafamın içinde dönen, bir türlü kimselere anlatamadığım dünyayı anlatmak için yazıyorum."

Kilometrelerce uzaktaki insanların yüreğine, ruhuna dokunabilmek bir nefestir, ifadesini kullanan, yazılarında varoluşçuluğu benimsemiş yazara edebiyatçılar tarafından "Düşünen Adam, Bohem, Ölüm Yazarı" gibi lakaplar takılmıştır. "Düşünen Adam, Bir Şair Adamın 118 Günlük Öyküsü ve Çaresiz Adamdan Uzak Diyarlara Mektuplar" kitaplarını yazmıştır. Ona sosyal medya hesaplarından ulaşabilirsiniz.

Bir cevap yazın