in

Simsiyah gecelerim

Bulutlar kayboldu, yıldızların görünme vaktiydi. Yıldızların parlayacağını düşündüğüm o gece sadece görünürde bir tek ay olduğunu fark ettiğim an yıkıldım. Sanıyordum ki her gece yıldızlar çıkar ve parlar. Işıl ışıl… Beni bir hayalden alır öbürüne savurur. Meğer yıldızlarında dinlendiği günler varmış. Hep parlamak yaramazmış onlara. Olsun yinede sevdim yıldızları çünkü arkasından gelecek güzel günleri düşledim onlara bakarken.

Sende aynı yıldızlar gibiydin. Hep görüş açımda iken birden kayboldun. Ve ben, seni görmeyince anladım. Sen dinlenmiyordun. Sen gitmiştin. Artık beni aydınlatmayacak, beni düşler ülkemden mahrum edecektin. Hayallerimin derinliği son buldu sen gidince.. Her şey değişti, bakamadım bir daha gökyüzüne. Sevemedim geceyi, sevemedim ayın ışığını. Senin yüzünden demek istemiyorum ama sen gitmeseydin böyle sona ermezdi parlayan gecelerim.

Aklımdan da gitti silüetin ama önce hep yanında taşıdığın o iki kitabı unuttum. Sonra saçlarını, rengini.. Gerçi, ” Ben sıradan bir adamım.” derdin. Nereden bilebilirdin benim için sonsuz ışık sahibi bir yıldız olduğunu. O takmayıp, yakana iliştirdiğin gözlüğünü unuttum sonra. Ama kulaklarımda sesin yankılanıyor bazen, konuşurken çatallaşan o gururlu sesin..

Yinede geri gelirsen bir gün ne olur aydınlat bu simsiyah gecelerimi. İnan kalmadı takatim, senin ışığın benim yolum olmuş, farkında değilmişim.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Gizem Ertan

Bir cevap yazın