in

Vatanı Olmayan Tren

İşte geldim, buradayım. Şöyle her zaman hayal661783 ettiğim gibi bir trenle başlangıç yapmak daha iyi olacak sanırım. Peki nedir bu “Vatanı Olmayan Tren” ? Hiç Bitmeyen Kasabası’na giden bir tren bu. Siyah metalimsi rengi, başında dumanı… Viyadüklerin selamladığı ama İsviçre vatandaşlığı olmayan bir trenden bahsediyorum.
İsviçre’ye olan düşmanlığımdan değil, sadece etiket istemiyorum. İsmi konulmayan yerlerin treni olsun bu tren. Her türlü kalıp düşüncenin, ön yargının, etiketlerin olmadığı bir yerin treni olsun istiyorum sadece. Bazı şeyler el değmemiş haliyle güzel…

Trenin her iki yanında sürüp gidb3s-hlwcyaagfsaen kavaklar olsun mesela. Yazmaktan bir an başımı kaldırdığımda kendilerini seyre dalayım. Neden bu kadar sık dizildiklerini merak edeyim, şüphe duyayım onlardan. Bir şey sakladıklarından mı çok sıkı fıkılar yoksa aralarındaki bağ mı onları bir arada tutan ? Böyle bir merak içinde olayım mesela. Hem kim bilir ki? Her karanlığın arkasından bir gizem yatacak diye bir şart yok ya!

Harry Potter’daki tren gibi içinde özel odalar olsun. Sürekli kalem ve mürekkep dağıtımı yapan bir servis hizmeti olsun. İkili ikili karşılıklı oturalım. Yazdıklarımızı ” şimdi bu benim dediğimi saçma bulur” kaygısı gütmeden gösterelim yazdıklarımızı birbirimize. İmge avına çıkalım, ağaçlardan tefekkür edelim. Ama havanın böyle güneşli falan olmasına gerek yok, yağmur lazım bize yağmur. Her bir damlası beyinde düşünce tsunamileri oluşturan yağmurlardan bahsediyorum. Havada kurşuni bir grilik olsun mesela. Edebiyatçıların içinin karartmayıp daha çok düşünmeye sevk eden bir grilik… Arada bir durup mola verelim, yanımızda uzayıp giden kavakların yanına çöküp yağmuru dinleyelim. O bir yandan söylesin söyleyeceğini biz onu dinlermiş gibi görünüp önümüzde uzanan sonsuz yolun perspektifindeki gizemi çözmeye çalışalım. Damlacıklar kelimelerimiz olsun ….

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Turuncu Yazar

Written by Eyüpcan Işık

Gökyüzü sinmiş hikayelerin fedaisi.

Bir cevap yazın