in

Kadınca Yaşamak

Zordur kadın olmak nerede olursa olsun. İster küçük bir kasaba, ister dünyanın başkenti. Hakkın yoktur her şeye ya da en az erkekler kadar. Kısıtlanırsın, hor görülürsün veyahut dışlanırsın. Daha anne karnında çizilir hayatının sınırları önce ailen sonra toplum tarafından. Sormazlar sana “Sahi, sen ne istiyorsun bu hayatta?” diye. Rengin bile vardır dışına çıkartmazlar ilk başta. Pembedir kıyafetlerinden kimliğine kadar. Kadın olmak güçtür işte. Baştan başa bir savaş. O kadar gürültü arasında sesini duyurma çabası… Bu hayattaki ilk nefesinde başlar mücadelen. Belli bir yaşa kadar annenin müsaade ettiği kadar giyinirsin. Hani ilkokulda nasıl da atkuyruğu yapıp kurdeleli giderdik okula. Çocuk deyip geçmeyin, eğitim küçük yaşta başlar. Nasıl oturacağımızdan giyim şekline kadar alırdık terbiyemizi. Toplumun kurallarına göre yaşayacaksın, hata af etmezler çünkü. Nerede, ne okuyacağına hatta kiminle evleneceğine bile karışır toplum. Hani bir de onlara nasıl gözüküyorsan aksinin olacağını hiç düşünmezler. Etiket yapışır üstüne ki bir ömür çıkmaz olur artık. Adının lekelenmesi de kolaydır bir erkeğe göre. Toplum dedik ya işte kuralları ve çizgileri ile sana özgür yaşam alanı sunar. Nasıl yaşarsan yaşa hadi!

Kilometrelerce uzaktan gelen bir telefon… Açtı anne “Alo!” diyerek. “Anne!” dedi bir ses en içten şekilde. Bin bir umutla tuşlanan telefon gözyaşı ile kapatılmıştı, annenin haberi yoktu. Kızın gülücükleri arasında anne “Bak komşular senin için böyle diyor.” dedi ve yerle bir ettiği o kadar umudu göremedi. Zaten hiçbir zaman görmemişti ki. Başkaları değil de bir kere de ben ne düşünüyorum sorsaydınız ya, diye geçirdi içinden kız. Anne ve evlat arasına yine bir el âlem duvarı örülmüştü. Sonraki telefonlar sadece mecburiyetti, samimiyet kayıplara karışmıştı çoktan.

Kadınca yaşamak kolay değildir. Giydiğin eteğin boyu, yaptığın eşarp şekli olay olur gün gelir. Genç olunca sevmek yasaktır birini. Üniversite bitince evlenmezsen evde kalmış derler. Çalışan bir bayansan bu ev mi geçindirir derler, ev hanımı olsan bir şey bilmiyor olursun. Kadın toplumun temel taşıdır ama hayatın en ince eleği pay biçilir nedense. Eğitim hayatı burçak biçer gibi zar zor yol alırken “Bu yaşa kadar okuduğun yeter!” sözleri darbedir ömre. Çünkü her kadın bir annedir rahme düştüğü ilk andan beri. En geniş yetkiler kadına verilmelidir. Verilmeli ki dünyalar yaratsın bir kadın. İş dünyası kadınlar için zaten çok ayrı bir dünya teşkil etmektedir. En uygun meslek öğretmenlik diye yakıştırma yapılıyor. Ama sorun bakalım bir kadına kendini nerede huzurlu ve mutlu hissettiğini. Mücadelesi hiç bitmez bir kadının. Başvurulan iş ilanlarının kaçı adını görünce çizmez ki üstünü. Evet, korunmaya muhtaçtır bir kadın yaratılışı gereği. Lakin toplumun çürük taşlarına maruz kalmasından da korunması gerekir. Koruması gereken bir bedeni, sahip çıkması gereken değerleri, sorumlulukları ve onu o yapan hayal ve umutları…

Haberlerin tam bitmesini beklemeden kumandanın kapatma düğmesine basan kadınlar var. Olanları gördükçe cinsiyetini istemez olanlar ve acınası durumda içten içe kahır biriktirenler. Küçük bir kız çocuğu, genç kız ve bir bayan… Yaşları idi belki de tek farkları. Kaç kişi çıkmıştır ki bu haklı mücadelesinden zaferle? Kim sevdiğine kavuşup mutlu yaşamış ki? Ya da hangi bayan hayatından memnun ki çevresindeki insanlar da dâhilken buna! Bir kadını en iyi anlayacak yine bir kadınken bu bile olmazken anlamak kadınları ve çare olmak ruhlarına… Trajikomik bir senaryo doğrusu yaşayanın dışında yazılan. Ve itiraz hakkının bile olmaması kimi zaman… Oysa kadınlar değil miydi onun için şiirler yazılan, serenatlar yapılan? Görünenin ardında gölge olandır kadın. Tek isteği vardır kabul görmek insanlar arasında. Kimliği yüzünden dışlanmak değil hakkını görmek ister. Her kadın bir gizdir kimi zaman kendine bile sakladığı kimi zaman yüreğine açtığı.

Okuldan sonra eve gelince kapıyı açık buldu genç kız diye başlayan hikâyeler de var. Kimisi kendi yolunda yol alırken kimi çizilende yürümek zorunda kaldı. Her cümlenin gizli öznesi iken adı söylenmez oldu. Kadınca yaşamak isterken erkek olsaydım cümlelere sığınanlar… Bir kadının savaşı hiç bitmez zaten toplumda. Ona söz geçirse bile sevgide yenilir, yenik düşer yüreğe. Sevilmek isterken sahip olduklarını da kaybeder. Tek kullanımlık peçete gibi… Böyle görülmesi de ayrı bir acıtır yüreğini. Tek bir cümle yazdı kadın günlüğüne, söndürdü son sigarasını ve verdi oracıkta son nefesini. Geriye paramparça bir hayat, talan olmuş hayaller bırakarak… Ondan geriye tek bir cümle kaldı: “Sevmenin kutsal olduğu bir yerde yaşamak isterdim…”. Sevgin de cennete kaldı kadın, umutlarınla. Erkek olmak isteyen kadınlar yığınken hangi erkek kadın olmayı kaldırabilir ki? Zordur kadın olmak bu yüzden işte…

What do you think?

2 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Zeynep

okudukça gezen, gezdikçe öğrenen, yüreği yettiğince yazan

Bir cevap yazın